Çocuk yetiştirmek bir sanattır. Hem de dünyanın en zor, en yorucu ve en güzel sanatıdır. Genel doğrular yanında her topluma, her aileye, her bireye özgü doğrular farklı olabilir. Aynı ailedeki iki çocuktan birine uygulanan yöntem öbür çocukta başarısız kalabilir. Nasıl ki denize girmeden yüzme öğrenilmez, bunun gibi aile ve çocuk uzlaşı içinde birlikte olmayı yaşayarak öğrenecektir. Çocuk yetiştirme sanatının ana ilkeleri SEVGİ, SABIR, ANLAYIŞ ve HOŞGÖRÜdür. Çocuğunuzun olumlu davranışlarını destekleyin, olumsuz davranışları düzeltmeye çalışın. Gereğinden çok kollamayın, yeteneklerini aşacak kadar zorlamayın. Onu tanımaya ve anlamaya çalışın. Sizin çocuğunuz ancak sizden farklı bir kişiliği olduğunu da asla unutmayın. Üstelik sizin bildiğiniz her zaman doğru olmayabilir.

Çocuk yetiştirirken birçok ailenin  içine düştüğü yanlış davranışların başında; cezayı önde tutan sıkı tutum, her şeye boş veren gevşek tutum, ne zaman, nerede, ne uygulayacağı belli olmayan tutarsız tutumlar gelmektedir. Bunlardan sakınınız. Yine istediğinizi yaptırmak için kendinize acındırmayın ya da hatalarında küsmeyin. Gün boyu en yüksek perdeden avaz-avaz bağırmayın. Çocuğunuza beddua etmeyin, aşağılamayın, suçluluk duygusu aşılamaya çalışmayın, başkalarının yanında onu küçük düşürmeyin.

Dayağın; tüm insan ilişkilerinde olduğu gibi çocuk yetiştirmede de asla yeri yoktur. Dayak cennetten değil, Ayşe hanımın ya da Mehmet beyin elinden çıkmıştır. Dayak; atanı utandıran, dövüleni küçülten, izleyenleri de en azından üzen yanlış bir davranıştır. Bir anlık öfkeyle verilen genellikle amacını aşan, kaybettirdikleri kazandırdıklarından çok daha fazla olan, etkisi kısa süren bir yıldırma yöntemidir.  Sonunda dayak atan suçlu; dayak yiyen mazlum durumuna düşer. Genelde çocuklar suçlu olduğu için değil, anne ve babalar o gün günlerinde olmadıkları ya da sinirli oldukları için dayak yemişlerdir. Dayak atan anne ve babalar şöyle geriye dönüp bir baksalar ne kadar haksız ve gereksiz olarak çocuklarına dayak attıklarını göreceklerdir. Eğer çocuk dayakla düzelseydi ilk dayakla zaten düzelirdi. Dayağın çocuk eğitiminde asla yeri yoktur, kesinlikle denemeyiniz.

Çocuğumuzu yetiştirirken nasıl davranalım?“ sorusuna gelince; öncelikle kendi davranışlarınızla ona örnek olun. Önce kendinizi yetiştirin. Eşinizle çocuğunuzu yetiştirme konusunda ortak bir tutum belirleyin ve büyüklerin bu tutumu bozmasına asla izin vermeyin. Ceza vermeden önce mutlaka çocuğunuzu dinleyin. Yaptığını detaylı olarak anlatmasını isteyin. Olayı anlatırken çocuğunuz kendi yanlışlarını daha iyi görecektir. Siz de değişik bir bakış açısı ve onun gözüyle olayı değerlendirecek, acele ve yanlış karar vermeden önce düşünme fırsatı bulacaksınız.

Öncelikle suç işlemeden suça engel olmaya çalışmalısınız. Yapılmaması gereken davranışlar kesin bir dil ve kararlılıkla çocuğa belirtilmeli ve bundan kesinlikle ödün verilmemelidir. Çocuk ağlıyor, bağırıyor diye verilen ufak ödünlerin daha büyük ödünleri de beraberinde getireceği bilinmelidir.

Ona doğru ve yanlışı, iyi ve kötüyü; kırmadan bağırmadan öğretmelisiniz.Anlamayacağını düşünmeyin. Doğru ve yanlışı nedenleri ile birlikte anlatın. Hayır’ı çok sık kullanmayın kullandığınızda da her zaman her yerde geçerli olduğunu çocuğunuza anlatın. Bir şeyi yapmamasını isterken alternatif olarak şunu yapman daha iyi olur şeklinde bir davranış sistemi içerisinde olun. Onu tehdit ederek bir şey yapmasını istemeyin.

Çocuk yetiştirmede öncelikle BİLİNÇLİ ÖDÜLLENDİRME YÖNTEMİNİ KULLANMALISINIZ.İlk tercihiniz manevi ödüllendirme olmalıdır. Örneğin;tebrik etme,sarılma,öpme,alkışlama gibi duygu ve davranışları öne çıkartan ödüllendirme yöntemleri olabilir. Aktiviteli ödüllendirmeyi de kullanabilirsiniz.Örneğin; birlikte oyun oynama,parka gitme,kitap okuma,daha büyük çocuklarda birlikte film izleme gibi etkinlikler  yapılabilirsiniz.En son ve en az başvuracağınız ödüllendirme ;maddi ödüllendirme yöntemi olmalıdır.Örneğin;yeni bir oyuncak alma,yeni bir giysi alma,çikolata,şekerleme,döner,pizza, burger gibi sıra dışı yiyecekler verme de seyrek olarak kullanılabilir.

Daha büyük çocuklarda bazen ufak CEZALAR VERMENİZ gerekebilir. Öncelikle mümkünse yaptığını düzeltmesini isteyin. Örneğin cezalar; bazen suçuna karşılık sevdiği bir şeyden yoksun bırakma, bir süre sokağa çıkmasını yasaklama, televizyon, bilgisayar, cep telefonu, tablet gibi görsel iletişim araçlarına erişimini engelleme, bir süre sinemaya, tiyatroya, konsere gitmesini engelleme şeklinde olabilir. Bazen odasında kalmasını da isteyebilirsiniz ancak oda karanlık olmamalı ve kapısı da açık olmalıdır. Bazen de arkadaşına, anneanneye, babaanneye ya da yakın eş, dost ve akrabalara gitmesini çok katı olmamak koşuluyla bir süre yasaklayabiliriz.

Çocuğunuz olumsuz bir davranış sergilediğinde EĞİTİMDE MOLA YÖNTEMİ denen bir yöntemini de uygulayabilirsiniz. Bu yöntemi çocuğunuza 2 yaşından sonra uygulayabilirsiniz. Yöntemin özü; çocuğunuzla olan yakın ilişkinize bir süre mesafe koymak ve çocuğunuzun yaptığı her türlü etkinliğin bir süre durdurulmasıdır. Örneğin çocuğunuz; başkalarına vurma, tekme atma, ısırma, tükürme, çimdirme, saç çekme, küfretme, oyuncaklarını fırlatma, kırma ya da öfke nöbetleri gibi yanlış davranışları ısrarla sürdürüyor ise yaptığının yanlış olduğunu biraz yüksek tondan kararlı bir şekilde ona anlatın. Bu işlemi bir daha tekrarladığında onunla bir süre iletişimi keseceğinizi ve onu her zamanki ortamından ayırıp mola yerine götüreceğinizi söyleyin ve uygunsuz davranışlarını tekrarladığında bunu mutlaka uygulayın. Size bir takım şirinlikler yapıp yanınıza gelmek, kucağınıza oturmak, öpmek, sarılmak isteyebilir. Buna asla izin vermeyin. Anlamayacağını düşünmeyin, çocuğunuz söylediklerinizi ve davranışlarınızı kararlı bir şekilde uygularsanız sizi anlayacaktır. Mola yerinde kalma süresi çocuğunuzun kaç yaşındaysa o kadar dakika olmalıdır. Örneğin 2 yaşında 2 dakika, 3 yaşında 3 dakika gibi. Mola süresi bittiğinde çocuğunuzla iletişiminizi kaldığınız yerden sürdürebilirsiniz.

Özünde sevgi olan her yöntem denenebilir. Kendi doğrularınızı eşiniz ve çocuğunuzla birlikte kendiniz belirlemelisiniz. Onunla konuşun. Sevgi, sabır anlayış ve hoşgörüyü elden bırakmayınız.

Annem ve babam biraz daha hoşgörülü olabilseydi dediğiniz günleri unutmayın.

BOL SABIRLAR

Dr. Yılmaz Bay

Çocuk Sağlığı Uzmanı

Sağlıklı ve mutlu bir yaşam dileğiyle

Yorumlar kapalı.