Mineraller doğada yaygın olarak bulunurlar. Vücudumuzun % 4 gibi küçük bir kısmını oluştururlar ancak büyüme ve gelişmemizde çok öneli görevleri vardır. Kemik, diş, kas, kan ve tüm vücut dokularında bulunurlar.

DEMİR:

Kanda oksijeni taşımakla görevli hemoglobinin yapısında yer alan çok önemli bir mineraldir. Yaşam için olmazsa olmaz bir mineraldir. Demir eksikliğine bağlı kansızlık yani ANEMİ en çok görülen anemi cinsidir.

Eksikliğinde; halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, baş dönmesi, kalpte çarpıntı görülür. İleri demir eksikliğinde küçük çocuklarda toprak yeme, kağıt yeme, paslı demirleri yalama gibi belirtiler gözlenir. Eğer zamanında tedavi edilmezse gelişme geriliği de görülebilir.

Kaynakları: Kırmızı et, deniz balığı, organik ya da gezinen tavuk eti, köy yumurtası, kuru baklagiller, karaciğer, kuru yemişler en önemli demir kaynaklarıdır. Yeşil yapraklı sebzeler, limon, portakal, mandalina gibi turunçgiller; demirin bağırsaktan emilimini artırdıkları için beslenmemizde çok önemli bir yere sahiptirler

KALSİYUM:

İnsan vücudunda en çok bulunan çok önemli mineraldir. Kalsiyumun %99’u kemiklerde ve dişlerde bulunur. %1’i ise kan ve diğer dokularda depolanır. Kasların çalışması, kanın pıhtılaşması, kemik, diş sağlığı ve sinir sisteminin düzenli çalışması için çok gerekli bir mineraldir.

Eksikliğinde; kemik erimesi, diş çürümesi, saç ve tırnaklarda kırılma, kas ve eklem ağrıları görülür. Küçük çocuklarda raşitizm denilen kemik zayıflığı buna bağlı geç oturma,geç yürüme, gelişme geriliği ve sık solunum yolu enfeksiyonları görülebilir.

Kaynakları: Süt, yoğurt, peynir, yumurta, tereyağı, balık, kuru baklagiller, fındık, ceviz, badem gibi kuru yemişler en önemli kalsiyum kaynaklarıdır.

FOSFOR:

Kalsiyumdan sonra vücutta en çok bulunan mineraldir. Vücuttaki fosforun % 90’ı kemik ve dişlerde,%10’uda vücudun diğer sıvılarında bulunur. Hücrelerdeki DNA ve RNA’nın temel taşıdır. Kemik ve dişlerin güçlenmesinde, kalp ve böbreğin iyileşmesinde, hormonal dengenin sağlanmasında çok önemli görevleri vardır. Vücut sıvılarının asit ortama dönüşmesini engeller. Hücre içi ve dışı sıvıların dengede tutulmasını sağlar.

Fosforun vücutta görevini yerine getirmesi için D vitamininin de vücutta yeterli düzeyde bulunması gerekmektedir.

Eksikliğinde; kemik ve dişlerde zayıflık, kalp ve sinir sisteminde bozukluk, kaslarda yorgunluk ve zayıflık görülür.

Kaynakları: Süt ve süt ürünleri, et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, işlenmemiş tahıl ürünleri, yağlı tohumlar ve deniz ürünleri en önemli fosfor kaynaklarıdır.

MAGNEZYUM:

Kemik gelişimi, kalp sağlığı, hücre yapısı, hormon dengesi, kalp ve iskelet sistemi için gerekli bir mineraldir. Cildin, saçların, tırnakların daha güçlü olmasını sağlar. Sinir sisteminin çalışmasında önemli görevleri vardır. Vücutta kalsiyum, C vitamini, sodyum gibi maddelerin etkin bir şekilde çalışmasına yardımcı olur. Sinir sisteminin çalışmasında çok etkin bir mineral olduğu için ANTİ STRES vitamini olarak da adlandırılır.

Eksikliğinde; kalp, beyin, böbrek fonksiyonlarında bozukluk görülür. Uyku problemleri, halsizlik, yorgunluk, kas kasılmaları en çok görülen eksiklik belirtileridir.

Kaynakları: Yumurta, et, koyu yeşil sebzeler, kuru baklagiller, yağlı tohumlar ve tam tahıl içeren yiyecekler en önemli magnezyum kaynaklarıdır. 

ÇİNKO:

Vücuttaki tüm organlarda ve kemiklerin  yapısında bulunur. Protein sentezinde, kalp ve beyin fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, hücre metabolizmasında görevli temel bir mineraldir. Hücre onarımı, büyüme ve gelişme, bağışıklık sistemi ve üreme işlevleri için yaşamsal öneme sahiptir.

Eksikliğinde; çocuklarda büyüme ve gelişmede gerileme, yetişkinlerde üreme fonksiyonlarında azalma görülür. Saç dökülmeleri, halsizlik, bağışıklık sisteminde zayıflık, dikkat eksikliği belli başlı eksiklik belirtileridir.

Kaynakları: Kuru baklagiller, et, karaciğer, yumurta, fındık, ceviz, badem gibi kuruyemişlerdir. Susam, mantar, ıspanak, deniz ürünleri ve tam taneli tahıllar da önemli çinko kaynaklarıdır.

İYOT:

Vücutta toplam olarak 15-20 mg olan iyodun %70’i tiroit bezinde, %30’u ise  diğer dokular da bulunur. İyodun büyüme, gelişme, sinir sisteminin çalışması ve üreme işlevlerinin yerine getirilmesinde çok önemli görevleri vardır. Tiroit bezinin çalışması için iyoda  mutlak gereksinim vardır.

Eksikliğinde; toprakta ve suda yeterli İyot olmaması durumlarında (özellikle; Karadeniz, Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde) basit guatr dediğimiz hastalık görülür. Bu hastalıkta; tiroit bezinin fazla çalışmasına bağlı; boynun ön kısmında gırtlak bölgesinde hafiften çok ileri boyutlara kadar değişen şişlikler görülebilir. İyot yetersizliği olan kadınlarda düşük, erken doğum, ölü doğum, düşük doğum ağırlığı olan bebek doğurma ya da hamile kalamama gibi sorunlarda sık görülür. İyot eksikliği ileri derecede olan annelerden doğan bebeklerde ise kretenizm denilen büyüme ve gelişme geriliği görülebilir. Yine bu annelerin bebeklerinde sağırlık, dilsizlik, şaşılık, aşırı kilo artışı, zihinsel yetersizlik, zeka geriliği gibi belirtiler de görülebilir.

Kaynakları: Süt, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, deniz ürünleri, doğal içme suları, ıspanak, kabak gibi besinlerdir. Toprak ve suda iyodun az olduğu bölgelerde; tuza iyot eklenmesi eksikliği önlemede çok önemli bir yoldur.

FLOR:

Dişlerin ve kemiklerin yapısında bulunur. En önemli görevi diş çürüklerini önlenmesidir.

Eksikliğinde:diş çürükleri ve kemik erimesi olurken fazlalığında da diş çürümesi ve kemik erimesi gözlenir.

Kaynakları: Besinlerdeki flor yetiştiği toprağın flor içeriğine bağlıdır. Florun esas kaynağı sudur. Deniz ürünleri ve çayda da flor bulunur. İçme sularındaki flor miktarı 0,7-1,2 mg/L arasında ise flor yeterlidir denilebilir. 0,7 mg/L altında diş çürükleri daha sık gözlenir. 2 mg/L üzerinde ise dişlerde sarımsı kahverengi lekeler görülebilir. Bu belirtiye florozis denir.

ELEKTROLİTLER

SODYUM VE KLOR

Sofra tuzu olarak da adlandırılan sodyum ve klor hücre dışı sıvılarda  bulunurlar. Hücre dışında ki sıvı miktarını dengede tutarak hücrelerin normal çalışmasının sürmesini sağlarlar.

Eksikliğinde; halsizlik, çabuk yorulma, baş ağrısı, bulantı, kusma, sinirlilik, kaslarda kramplar, titreme gibi belirtiler gözlenir. Sodyum ve Klor eksikliği erişkinlerde aşırı terleme sonucunda görülürken çocuklarda  aşırı ishal ve kusma sonucu görülür.

Fazlalığı: Sodyum ve klorun aşırı tüketiminde hipertansiyon, kalp hastalıkları daha sık görülür, felç riski artar. Sodyum için günlük maksimum tüketim: 2,3 gr/gün yani 1 çay kaşığı kadar olmalıdır.

Kaynakları: En önemli kaynağı sofra tuzudur. Sodyumun %40’ı, Klorun %60’ı sofra tuzundan alınır. Ekmek, çerez, et, margarin, tereyağı, sofra yemekleri ve işlenmiş gıdalarda da önemli miktarda sodyum ve klor vardır. 

POTASYUM

Hücre içi sıvıda bulunur. Hücreye sıvı ve besin taşınmasında çok önemli bir görevi vardır. Hücre içi ve dışı sıvı dengesinin sağlanmasını kontrol eder.

Eksikliğinde; hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve felç gibi sinir sistemi hastalıkları gelişebilir. Hipertansiyon riski olan tuza duyarlı çocuklarda sodyum alımını kısıtlayıp, potasyum alımını arttırmak gerekir.

Kaynakları: Meyveler, koyu yeşil sebzeler, kök sebzeler, domates, kuru baklagiller, süt ve süt ürünleri, et ve kuru yemişler belli başlı potasyum kaynaklarıdır.

Dr. YILMAZ BAY

Çocuk sağlığı ve hastalıları uzmanı

Yorumlar kapalı.