100 gram kabukları soyulmuş bezelye, 2 taze havuç, 2 yaprak marul, 1 soğan ve 1 tutam maydanozu 1 su bardağı kadar su içerisinde 20 dakika pişirin. Üzerine 1 tatlı kaşığı tereyağı ekledikten sonra çocuğunuza sunabilirsiniz.
Afiyet Olsun!
Çocuk Doktoru Yılmaz Bay'ın sayfasına hoşgeldiniz!
100 gram kabukları soyulmuş bezelye, 2 taze havuç, 2 yaprak marul, 1 soğan ve 1 tutam maydanozu 1 su bardağı kadar su içerisinde 20 dakika pişirin. Üzerine 1 tatlı kaşığı tereyağı ekledikten sonra çocuğunuza sunabilirsiniz.
Afiyet Olsun!
Yoğurt, buğday unu, domates, tatlı biber, soğan, nane ve maydanoz ile yapılan bu geleneksel yemeğimiz çocuğunuz için oldukça zengin bir besin kaynağıdır. 7-8 ay dolaylarında bebek beslenmesine eklenmelidir. İçerisinde domates olduğu için alerji yapabilir. Dikkatli olunuz. Azdan başlayarak giderek arttırmalısınız.
AFİYET OLSUN!
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLAR OYNAYABİLİRSİNİZ?
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
SOKAK ÇOCUĞU OLURSA DAHA MUTLU OLUR.
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Bu dönemde çocuğunuz evet ve “hayır” kelimesinin anlamını bilir. Hayır yerine “Dur” kelimesini kullanabilirsiniz. Mümkün olduğunca az hayır deyin. Hayır dediğinizde de asla taviz vermeyin.
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Zekâsı gelişmiştir; istediğini size yaptırmak için planlar yapmaya başlar. Onu iyi izleyin. Yapılması gereken her şeyi yapın. Yapılmaması gereken hiçbir şeyi de asla yapmayın. Çocukla ilgilenen diğer bireylerin de yapmasına izin vermeyin.
Çocuğunuzun esiri olmayın.
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Sık sık sarılıp “SENİ SEVİYORUM” deyin
Bebeğinizin ilk aylardaki deneyimlerinin onun gelecekteki beyin kapasitesinin gelişmesine çok büyük olumlu etkisi vardır.
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
Bu dönem bebeğinizin görsel yeteneklerinin gelişmesi açısından çok önemlidir.
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Uyku ve beslenme zamanları dışında çeşitli oyunlar kurarak onunla oyun oynamalısınız.
Eline aldığı her şeyi ağzına götürebilir.
Eline verdiğiniz eşyaların temiz,yutamayacağı ve ona zarar vermeyecek eşyalardan yapılmış olmasına dikkat ediniz.
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Bebeğinizin beyni çevreden aldığı uyaranlarla gelişir.Zamanında yeterli miktarda verdiğiniz doğru uyaranlar onun için çok önemlidir.
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Unutmayınız ki çocuğunuzun en iyi oyun arkadaşı sizsiniz.
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Aylara Göre Oyun ve Oyuncak Seçimi:
1-2 Ay | 2-3 Ay | 3-4 Ay | 4-5 Ay | 5-6 Ay |
6-7 Ay | 7-8 Ay | 8-9 Ay | 9-10 Ay | 10-11 Ay |
11-12 Ay | 12-15 Ay | 15-18 Ay | 18-21 Ay | 21-24 Ay |
LABİAL YAPIŞIKLIK, LABİAL SİNEŞİ ,RAHİM AĞZININ KAPANMASI gibi isimlerle de adlandırılan vajinal yapışıklık; kız çocuklarında vajina girişindeki küçük dudakların birbirlerine yapışmasıdır. Bu yapışma bazen küçük dudakların bir kısmının yapışması şeklinde sınırlı olabildiği gibi, bazen vajina girişini tam olarak kapatacak şekilde, bazen de anüs bölgesinden başlayıp idrar deliğini kapatıp klitorise kadar giden tam yapışma şeklinde kendini gösterebilir. Kız çocuklarında %1-3 oranında görülür. Küçük dudaklar beyaz, jelatinimsi, bazen de mavimsi ince bir salgı ile birbirlerine yapışır. Genelde bebeğin bezli olduğu 1-2 ay dönemlerinde başlar, 5-6 ay dolaylarında en çok görülür. Bazen de bezden kurtulduğu oyun çağında bile görülebilir.
İngilizce Baby Led Weaning kelimelerinin baş harflerinden oluşan BLW; Bebeğin kendi kendine beslenmesi anlamına gelir. Türkçedeki karşılığı “kendi kendine beslenme” (KKB) yöntemi Anadolu’da yüzyıllardır uygulanan geleneksel bir yöntemdir aslında. Daha fazlasını oku
İlkbaharın gelmesiyle birlikte alerjik hastalıklarda genelde bir artma eğilimi gözlenir. Bunlar içinde halk arasındaki deyimleriyle saman nezlesi, alerjik nezle, bahar nezlesi gibi isimlerle adlandırılan; tıptaki adıyla alerjik rinit denilen hastalık en sık gözlenenidir. Genelde bitkilerin üreme mevsimi olan ilkbaharda polen yapımı oldukça fazladır. Artan bu polenler insanlarda alerjik nezleye neden olur. Hastalığa bahar nezlesi denmesinin nedeni de işte bundan dolayıdır. Daha fazlasını oku
ANTİBİYOTİK; Anti=Karşı, Bio=Hayat kelimelerinden türetilen, hayata karşı anlamına gelen bir isimdir. 1940 yılında penisilinin bulunmasıyla tedavi alanına giren antibiyotikler bakteri dediğimiz mikropların tedavisinde kullanılan ve insan sağlığına çok büyük yararı olan ilaçlardır. Antibiyotikler bakterilerin çoğalmasını engellemekte ve hatta onları öldürerek vücudumuzu zararlı mikroplardan temizlemektedir.
Son yıllarda gereksiz yere fazla kullanılan antibiyotikler bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç kazanmasına neden oldu. Artık kullanımdaki bir çok antibiyotik, mikropların üremesini durduramıyor ve onları öldüremiyor. Daha fazlasını oku
Yüksek ateş hemen hemen tüm annelerin korkulu rüyasıdır. Çocuğunuzun normal ateşi 37.3-37.8 C arasındadır.
Karma aşılarda hafif bir ateş yükselmesi olabilir. Genelde, çocuklarda ateş, mikrobik hastalıklarda yükselir ve hastalığın ilk harbecisidir. Bazen, oda aşırı sıcak ve çocuk çok fazla giydirilmişse herhangi bir hastalık olamadan da ateş yükselebilir. Çevre koşullarını düzenlemekle ateş düşer.
Sevgili Anneler ve Babalar, ATEŞTEN KORKMAYINIZ! Daha fazlasını oku
TEKRARLAYAN ATEŞ TABLOSU (PFAPA HASTALIĞI)
PFAPA deyimi;
P : Periyodik (Tekrarlayan)
F : Fever (Ateş)
A : Aftöz stomatitis (Ağız içi yaralar)
P : Pharyngitis (Boğaz iltihabı)
A : Adenitis (Boyun lenf bezelerinde şişme)
Kelimelerinin baş harflerinden oluşan kısaltılmış bir deyimdir. Daha fazlasını oku
Prematüre ne demek?
Normal gebelik süresi 40 haftadır. 38-42 hafta arasında doğan çocuklara zamanında doğum ya da MATÜR bebek diyoruz. 42. gebelik haftasının üzerinde doğan bebeklere de POSTMATÜR bebek, 37. Gebelik haftası ve altında doğan bebeklere PREMATÜRE bebek, 32.Gebelik haftasının altında doğan bebeklere de İLERİ PREMATÜRE bebek diyoruz. Daha fazlasını oku
Burun kanaması; burunun içini döşeyen, mukoza denilen tabakanın herhangi bir yerinden olan kanamadır. Burun kanamaları ikiye ayrılır.
Sevgili anneciğim ve babacığım, elbette siz her şeyi benden daha iyi biliyorsunuz ve benim için en iyisini yapmaya çabalıyorsunuz. Bunun için her yere başvuruyorsunuz ve herkesten yardım istiyorsunuz. Aldığınız tüm bu bilgiler belki de kafanızı karıştırdı.
Şimdi birazcık da bana kulak verir misiniz?
Grip; 21. yüzyıla girdiğimiz halde tıptaki bunca ilerlemeye rağmen halen tüm dünyada önlenemeyen salgınlara neden olan tek hastalık griptir. Önümüzdeki günlerin yaygın hastalığı olan grip yılın her mevsiminde görülmekle birlikte sonbaharın son ayları ve kışın ilk ayları en çok görüldüğü zamanlardır. İnfluenza virüsü denilen bir cins mikrobun solunum yollarına yayılması ile oluşan grip; titreme ve birden 40–41 C yükselen ateşle başlar. Yüz boyun ve göğüste kızarıklık, şiddetli bir baş ağrısı ve baş dönmesi, ağız dil ve dudaklarda kuruluk, boğazda ve göğüste yanma hissi ve ağrı vardır. Tüm vücut kasları ve oynaklarda ağrılıdır. Belde ve sırtta bu ağrılar belirgindir. Halsizlik ve bitkinlik ön plandadır. Dilde tat alma duyusu bozulmuştur. Öksürük başlangıçta kısa ve kurudur. Giderek şiddetlenir ve balgamlı bir hal alır. Daha fazlasını oku
Reflü; mide içeriğinin, mide asidinin yemek borusuna, ağza, boğaza istem dışı geri gelmesi olarak tanımlanabilir. Normalde sindirim sisteminde; ağızdan alınan besinler aşağı doğru itilir. Bu itilme yukarıdaki kasın kasılıp aşağıdaki kasın gevşemesiyle sağlanır. Bebeklerde tüm kaslar gibi sindirim sistemin de ki kaslarda tam olarak gelişmemiştir. Bazı çocuklarda yemek borusuyla mide girişi arasında; gıda almıyorken normalde kasılı durması gereken kas biraz gevşek olabilir. Böyle durumlarda mide sindirim için kasıldığı zaman; mide içeriği kolayca mide ile yemek borusu arasındaki kapaktan geriye yani yemek borusuna oradan da ağza,boğaza geçebilir. Bazen de kusarak dışarıya çıkabilir. Kolay kusan bu bebekler; öksürürken,ağlarken,gülerken bile kusabilirler. Bunu fizyolojik reflü olarak adlandırıyoruz .4-5 aya kadar hatta bazı çocuklarda 1 yaşına kadar sürebilir ve normaldir. Tedavi gerektirmez. Bebek büyüdükçe tüm kasları gibi sindirin sistemindeki kaslar da gelişir, sinir sistemi olgunlaşır, mide kapağı görevini daha iyi yapar. Sonuçta reflü azalır giderek kaybolur. Daha fazlasını oku
Emzirme annenin ağız ve deri yolu ile aldığı her türlü yiyecek, içecek ve ilaçların sonunda oluşan memedeki sıvının çocuğa verilmesidir. Sizin ağız yolu ile aldığınız her şey deriye sürdüğünüz her madde az ya da çok çocuğunuza geçer. Emzirme sürecinde yerken, içerken, ilaç kullanırken bunları asla unutmayınız.
Emzirme döneminde mümkün olduğunca ilaç almaktan kaçınınız. Mutlaka ilaç almak zorundaysanız; doktorunuzun önerileri doğrultusunda risk-yarar dengesini gözeterek mümkün olan en düşük dozu mümkün olan en kısa sürede kullanmalısınız. Bitkisel kökenli de olsa doktorunuzdan habersiz ilaç kullanmayınız. Daha fazlasını oku
GÜNEŞTEN NASIL YARARLANILMALIDIR?
Ülkemiz bir güneş ülkesi olmasına rağmen RAŞİTZM denilen D vitamini eksikliği çocuklarımızda halen önemli bir sağlık sorunu olarak güncelliğini korumaktadır. Anne sütü dahil ağızdan alınan hiçbir besin D vitamini eksikliğini gideremez, D vitaminini mutlaka deri yolu ile güneşten almak gerekir.
Çocukların yeterli D vitamini depoları ile doğması için anne adayları çocukluğundan, genç kızlığından itibaren güneşten yeterince yararlanmalı, özellikle hamilelik döneminde açık havada, güneşli ortamda fazla giyinik olmadan dışarıda dolaşmalı, sık sık ve uzun yürüyüşler, açık hava gezintileri yapmalıdır. Daha fazlasını oku
Yaz aylarının gelmesi ile anne ve çocuklar arasında yıllardır devam eden ve asla da bitmeyecek olan bir savaştır başladı.
Çocuklar günün üç öğünü dondurma yemek isterler. Anne ve babalar ise hasta olacak endişesi ile buna karşı çıkarlar. Herkes kendi yönünden biraz haklı gibi; ancak çileklisi, kavunlusu, çikolatalısı, fıstıklısı, limonlusu, bademlisi… gibi albenili çeşitleri ile çocukları baştan çıkartan bu tattan onları mahrum bırakmak bana biraz insafsızlık gibi geliyor. Daha fazlasını oku
PROBİYOTİKLER (DOST BAKTERİLER)- PREBİYOTİKLER (KALIN BAĞIRSAKLARA KADAR SİNDİRİLMEDEN GELEN VE KALIN BAĞIRSAKLARDA DOST BAKTERİLER TARAFINDAN SİNDİRİLEN VE ONLARIN BESİNİ OLAN GIDALAR)
Probiyotik kelimesi “yaşam için iyi” anlamına gelir. Probiyotikler, sindirim sistemimizde belirli sayıda bulunan ve başta sindirim sistemi olmak üzere bizi birçok hasatlıklardan koruyan canlı bakterilerdir.
Prebiyotikler, probiyotik bakterilerin besinleri olan,vücudumuz tarafından sindirilemeden kalın bağırsaklara kadar gelebilen ve kalın bağırsakta pobiyotik bakteriler tarafından sindirilerek kullanılan gıda bileşenleridir. Daha fazlasını oku
Damarlarımızda bulunan kan içerisindeki alyuvar denilen kırmızı kan hücreleri akciğerlerden dokulara oksijen, dokulardan da akciğerlere atık madde olan karbondioksiti taşırlar. Bu görevi alyuvar içindeki kana kırmızı rengini veren hemoglobin denilen madde yapar. Hemoglobinin de temel yapı taşı demirdir. Demir eksikliğinde kırmızı kan hücrelerinin sayısı düşer, yapıları küçülür, içerikleri zayıflar, kalitesi bozulur. Sonuç olarak tüm vücut organlarına bu arada beyin, kalp, böbrek gibi hayati organlara ve dokulara giden oksijen miktarı azalır, dokulardaki karbondioksit miktarı artar ve dokuların beslenmesi bozulur. Bu bozulma sonucu ortaya çıkan tabloya tıpta demir eksikliğine bağlı anemi yani KANSIZLIK diyoruz. Daha fazlasını oku
Solunum yolları; burnumuzun ucundan akciğerlerdeki oksijen alış verişinin yapıldığı küçük hava kesecikleri ne kadar uzanır. Bu hava yolunun gırtlağın üst kısmında kalan bölümüne üst solunum yolları; mikroplarla olan iltihaplanmasına da üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE), gırtlağın alt kısmında kalan bölümüne alt solunum yolları; mikroplarla olan iltihaplanmasına alt solunum yolu enfeksiyonları (ASYE) adı verilmektedir. Kulaklar ve sinüslerde üst solunum yollarına dâhildirler.
Tüm solunum yolları koruyucu özel bir hücre tabakası ile kaplanmıştır. Bu hücre tabakası özel bir salgı üreterek solunum yollarını nemli tutar. Ayrıca bu salgının içerisindeki koruyucu hücreler de solunum yollarına yerleşmek isteyen mikroplara karşı vücudu korur. Solunum yollarını koruyan hücrelerin üzerindeki titrek tüyler solunum yollarına girmeye çalışan mikroplara karşı koyar. Bir süzgeç gibi havayı temizler. Karşı hareketlerle de mikropları dışarı atmaya çalışır.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarına (Ü S Y E) tutulduğu bölgeye göre isimler verilir. Gırtlak bölgesinin iltihaplanması (Larenjit), bademciklerin iltihaplanması (Tonsillit), kulak iltihaplanması (Otit), sinüslerin iltihaplanması (Sinüzit), burun ve boğazın iltihaplanması (Nazofaranjit) olarak adlandırılır. Nazofaranjit halk arasında üşütme, soğuk algınlığı gibi isimlerle de adlandırılır. Çocuk hastalıklarının %80- 90 ‘ı Üst Solunum Yolu Enfeksiyonudur. Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarının % 80-%90’ı virüs denilen mikroplarla olur ve bunun da çocuklarda en çok görüleni burun ve boğazın iltihaplanması (Nazofaranjit) yani soğuk algınlığıdır.
SOĞUK ALGINLIĞI: Hastalığa virüs denilen mikroplar neden olduğu halde; hastalığın soğuk algınlığı, üşütme gibi isimlerle adlandırılması; soğuğun solunum yollarını olumsuz etkileyerek hastalığa zemin hazırlaması nedeniyledir. Soğuk; solunum yollarındaki özel tüycüklerin hareketliliğini yavaşlatır, işlevlerini bozar, solunum yollarındaki damarların çalışmasını bozarak solunum yollarını koruyan hücrelerin beslenmesini engelleyerek onları koruyucu görevlerini yapamaz hale getirir. Sonuçta solunum yolu enfeksiyonu yapan mikroplar için uygun çoğalma ortamı sağlanır.
Soğuk algınlığı çocukların en sık görülen hastalığıdır. Eylül ve Nisan ayları arasında görülme sıklığı en fazladır. Soğuk algınlığına neden olan virüslerin sayısı 200’ün üzerindedir; o nedenle çocuklar yılda ortalama 8-10 defa soğuk algınlığına yakalanabilirler. Kreş ve anaokuluna giden çocuklarda bu sayı 10-15 i bulabilir.Bazen bir cins virüsle olan hastalık biterken bir başka virüs çocukta hastalık yapabilir. Bu da ailede, yanlış olarak, hastalığın hiç bitmediği şeklinde anlaşılabilir.
Çocuklar virüsü anne, baba ve kardeşlerden alabileceği gibi yakın çevreden, eve gelen ziyaretçilerden, anaokulu, kreş, oyun alanları, okul gibi toplu yaşam alanlarından ya da toplu alış veriş merkezlerinden de alabilirler. Bulaşma genelde hasta kişinin öksürük, hapşırık sonucu tükürüğündeki mikrobu hava yoluyla etrafa saçması ve çocuğunda etrafa saçılan bu mikrobu hava yolu ile soluması ya da mikrop bulaşan eşyaları ağzına götürmesi ile oluşur. Bazen de hasta kişilerin bulunduğu ortamdaki havanın solunması ile ya da hasta kişinin mikrobu bulaştırdığı eşyaların kullanılması ile de hastalık bulaşabilir.
Soğuk algınlığı genelde halsizlik, huzursuzluk, iştahsızlık, hapşırık ve burun akıntısı ile başlar. Bazen bu belirtilere başlangıçta ateş de eşlik edebilir. Başlangıçtaki burun akıntısının ardından gelişen burun tıkanıklığı, ateş yüksekliği, öksürük ve boğaz ağrısı soğuk algınlığının tipik belirtileridir. Küçük çocuklar burun solunumu yaptıklarından burun tıkanıklığı nefes almayı zorlaştırarak solunum sıkıntısına neden olabilir. Burundan yeterince nefes alamayan çocukta beslenme de zorlaşabilir. Bazen bulantı ve kusma da görülebilir. Öksürük uykuyu engelleyecek boyutlara ulaşabilir. Tüm bunların sonucunda özellikle küçük çocuklarda iştahsızlık, huysuzluk, huzursuzluk ve bitkinlik görülebilir. Bu yakınmalar genelde 3- 7 günde kendiliğinden geçer. Bazen öksürük 10- 15 güne kadar uzayabilir. Öksürük 15 günü geçti ise koyu, yeşil yapışkan bir akıntı varsa Sinüzit, Otit, Bronşit, Bronşiolit, Zatürre gelişmiş olabilir. Doktorunuza başvurunuz.
SOĞUK ALGINLIĞI GRİP İLE KARIŞTIRILMAMALIDIR.
Soğuk Algınlığı
|
Grip
|
|
Hastalık sayısı:
|
Yılda 8-10 kez
|
Yılda 1 kez
|
Ateş:
|
Hafiftir, yükselebilir ve 3-4 gün kadar sürebilir.
|
40-41 dereceye kadar çıkabilir.
|
Baş Ağrısı:
|
Pek görülmez
|
Yoğun bir baş ağrısı vardır
|
Kas ve Eklem Ağrıları:
|
Görülmez.
|
Çok belirgindir, günler hatta haftalarca sürebilir.
|
Bitkinlik:
|
Soğuk algınlığında yoktur.
|
Çok belirgindir, haftalarca sürebilir.
|
Burun Akıntısı:
|
Soğuk algınlığında daha belirgindir.
|
Gripte daha hafiftir.
|
Gözde Sulanma:
|
Belirgindir.
|
Daha hafiftir.
|
Öksürük:
|
Her ikisinde de vardır.
|
Gripte daha şiddetlidir.
|
Kulak İltihabı, Bronşit, Zatüre, Sinüzit gibi yan etkiler:
|
Nadir görülür.
|
Sıklıkla görülür.
|
Yatak İstirahatı:
|
Gerekmez; ayakta geçirilebilir.
|
Mutlaka gereklidir.
|
Antibiyotik Tedavisi:
|
Her ikisinde de gerekli değildir.
|
Her ikisinde de gerekli değildir.
|
SOĞUK ALGINLIĞINDA TEDAVİ:
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki soğuk algınlığı virüslerle oluşan bir hastalıktır ve tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Ateşi var, boğazı kızarık diye hemen antibiyotik başlamayınız. Çocuğunuz Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu geçiriyor ama aktif, hareketli, emmesi iyi, genel durumu iyi ise ateş; 48-72-96 saat süre ile; 39-40-41 derece dolaylarında yüksek seyredebilir. Öksürük ise 7-10-15 gün kadar süre ile devam edebilir. Doğaldır,antibiyotik kullanmak gerekmez. Antibiyotikler gereksiz yere kullanıldıklarında; solunum yollarını koruyan faydalı bakterileri de öldürerek dirençli bakterilerin solunum yollarına yerleşmesine neden olurlar. Bu da basitçe geçecek olan soğuk algınlığının uzamasına ve daha ağır seyretmesine neden olabilir. Ayrıca kullanılan antibiyotikler ikincil enfeksiyonları da önlemez.
ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARINDA TEDAVİ
Çocuğunuzu iyi besleyin, aldığı sıvı miktarını arttırın ve aşırı yorucu hareketlerini engelleyin. Anne sütü alıyorsa; devam edin ve her zamankinden daha sık aralıklarla besleyin. Mama ile besleniyorsa; beslenme esnasında her zamankinden daha az mama alabilir, endişelenmeyiniz. Daha az ve daha sık aralıklarla mama sununuz. Sıvı ihtiyacını su, süt, yoğurt,ayran,mama, meyve suyu, geleneksel et suyuna ,tavuk suyuna çorbalar,tarhana çorbası ve her türlü bitkisel çaylar (Ihlamur çayı, Papatya çayı, Rezene çayı, Nane- limon.) kullanılarak karşılayabilirsiniz. Çocuklar hastalıklarda kusabilirler; kusuyor diye beslenmeyi kesmeyiniz daha az mamayı daha sık aralıklarla sununuz. Çocuklar hastalıklarında normal yediklerinin üçte birini, dörtte birini yerler. Beslenmede ki bu azalma; aldığı besini sindirmeye harcayacağı enerjisini mikroplarla savaşmaya harcaması için vücudun geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır ve vücudun yararınadır. İlla besleyeceğim diye çocuğunuzu zorlamayın. Hastalığın acil dönemi geçtikten sonra bu yemediği miktarı kısa sürede fazladan yiyerek eksiğini kapatacaktır. Hastalık süresince ona sindirimi kolay sulu gıdalar sununuz.
Burnunun açılmasını sağlayın. Bunun için 2 yaş altı çocuklarda Serum Fizyolojik içeren burun damlaları yeterlidir.2 Yaş üzerinde doktorunuzun önerileri doğrultusunda okyanus suyu denilen burun damlaları ya da içinde solunum yollarını açıcı maddeler bulunan ve çocuklar için özel olarak hazırlanan burun damlalarını kullanılabilirsiniz. Serum fizyolojik içeren burun damlalarını günde 5-6 kez her bir burun deliğine 5-6 damla olacak şekilde uygulayabilirsiniz. Burunda aşırı tıkanıklık varsa; beslenmede güçlük çekiliyorsa; beslenmeden 15–20 dakika önce burun damlası kullanmalısınız. Serum fizyolojik içeren burun damlalarını gereksinim oldukça her zaman kullanabilirsiniz.İçinde burun açıcı ilaç bulunan burun damlaların 3 günden fazla kullanmayınız.
Çocuklar için özel olarak hazırlanmış burun damlalarına ulaşamadığınız durumlarda evde kendiniz serum fizyolojik dediğimiz burun damlası hazırlayabilirsiniz. 1Su bardağı kaynatılmış ılıtılmış suya 1 çay kaşığı (1,8 gr kadar) sofra tuzu (mümkünse iyotsuz kaya tuzu) koyup iyice karıştırdıktan sonra bir damlalık yardımıyla çocuğunuzun burnuna uygulayabilirsiniz.
Burunda salgılar çoksa ve bu salgılar nefes almayı zorlaştırarak emmeyi de engelliyorsa; doktorunuzun önerileri doğrultusunda çocuklar için özel olarak hazırlanmış burnun içine fazla girmeyen annenin ağzıyla çekebileceği ya da pille çalışan elektrikli burun aspiratörleri ile burundaki sıvıyı çekebilirsiniz. Aspiratör kullanmadan 2-3 dakika önce serum fizyolojik içeren burun damlaları ile burunu nemlendirmelisiniz. Burnun içine sokulan, elle kullanılan aşrı basınç uygulayan vakumlu burun aspiratörlerini kullanmayınız. Burun kılcal damarlarında çatlamalara hatta burun kanamalarına neden olabilirler.
Burun kenarlarına süreceğiniz vazelin türü yağlı kremler burun kızarıklığını ve tahrişi önleyebilir. Bu kremleri asla burun içerisine sürmeyiniz.
Odasını sık sık havalandırın ve bulunduğu odadaki havanın nemlenmesini sağlayın.Çocuğunuzun bulunduğu odada ısı kaynaklarından ve pencere kenarından uzakta bir ısı ve nem ölçer bulundurmalısınız. Odanın sıcaklığı 20-23 C ,nemi % 45-55 dolaylarında olmalıdır.Bu nemi sağlayabilmek için otomatik soğuk buhar veren cihazlardan yararlanabileceğiniz gibi evinizde ısı kaynakları üzerine ağzı açık olarak geniş kaplarla su koyarak, odanın belirli yerlerine ıslak bezler koyarak yada su ısıtıcıları ile de odayı nemlendirebilirsiniz.Çocuğunuzun yıkanmış çamaşırlarını odada kurutmayınız. Çamaşırların üzerinde deterjan artıkları kalmış olabilir bu da alerjik etki ile çocuğunuzda öksürüğü tetikleyebilir.
Eğer klima ile ısınıyorsanız; ortamın nemlendirilmesine daha çok dikkat etmelisiniz. Çünkü klima havadaki nemi alarak ortamı daha çok kurutur.
Ateşi varsa; (genel durumu iyi olan çocuklarda 39 C üzerindeki ateşlerde) paracetamol ya da İbuprofen gibi ilaçlardan yararlanabilirsiniz.
Ateşin durumuna göre paracetamolü 4- 6 saat, İbuprofeni 6- 8 saat ara ile tekrarlayabilirsiniz. Ateşli çocuğunuzu asla soğuk suya sokmayınız. 39 C üzerindeki ateşlerde ateş düşürücü ilaç verdikten 2 saat sonra ateş düşmeye başlamamışsa ya da daha da yükselmişse vücut sıcaklığının 1–2 derece altındaki ılık su ile (36-37 C) vücudunu silebilirsiniz ya da bir kapta veya banyo küvetinde 36–37 C su içinde çocuğunuzu 20–30 dakika süre ile tutabilirsiniz.
Öksürükte; Öncelikle çocuğunuzun aldığı sıvı miktarını arttırın.Bunun için geleneksel yöntemlerden yararlanabilirsiniz. Ihlamur, papatya, rezene çayı, zencefil, nane- limon, limonata, 1 yaş üzerinde ballı limonlu çaylar, 4 yaş üzerinde adaçayını çocuğunuza sunabilirsiniz. Geleneksel olarak kullandığımız çorbalarda öksürüğün gerilemesine yardımcı olurlar. Et suyuna, Tavuk suyuna pirinç,un, şehriye çorbaları, tarhana çorbaları, havuçlu, patatesli, kerevizli, soğanlı,sarımsaklı, maydanozlu çorbalar da öksürüğün gerilemesine yardımcı olurlar.
Çocuğunuzu huzursuz eden, uykusunu bölen şiddetli bir öksürük varsa; doktorunuzun önerileri doğrultusunda solunum yollarındaki koyu yapışkan salgıları yumuşatıcı, balgam söktürücü ilaçlar ya da uykuyu etkileyen aşırı öksürükte kısa süreli öksürük kesici ilaçlar kullanılabilir.
ÇOCUĞUNUZU SOĞUK ALGINLIĞINDAN KORUMAK İÇİN;
SOĞUK ALGINLIĞI GEÇİREN BİR ÇOCUKTA NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURULMALIDIR?
Soğuk algınlığı sonucu başka hastalıklar ( Kulak iltihabı, Sinüzit, Kurup, Bronşit,Bronşiolit, Zatürre ) gelişmiş olabilir. Mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.
DİKKAT: Hiçbir şikâyeti olamayan çocukta birden çok şiddetli, kontrol edilemeyen bir öksürük gelişirse çocuğunuz yabancı cisim yutmuş olabilir.En kısa sürede en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
Dr. Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Şimdi sıra sabırsızlıkla beklediğiniz konuya geldi. Ancak çocuk eğitiminde en çok sabır isteyen konu da tuvalet eğitimidir. Her çocuğun kendine özel bir temizlik gelişimi vardır. DÜNYADA NE KADAR ÇOCUK VARSA O KADAR DE TUVALET EĞTİM YÖNTEMİ VARDIR. sizin çocuğunuzun tuvalet eğitimi yöntemini çocuğunuzla birlikte siz oluşturacaksınız. Tuvalet eğitimine başlamada zamanlama çok önemlidir. Vaktinden önce tuvalet eğitimine başlamanız ve çocuğunuzu bu konuda zorlamanız çocuğunuzda ruhsal sorunlara ve onun daha uzun süreli altını ıslatmasına neden olabilir. Geç başlamanız da tuvalet alışkanlığı kazanmasının gecikmesine neden olabilir. Ayrıca 3 yaş dolayları toplumsallaşma ve kreşe başlama yaşı olduğu için bezli olmak çiş ve dışkı kontrolü sağlayamamak çocuğunuzun arkadaşları arasında rahatsız olmasına ve kendini dışlamasına neden olabilir. Tuvalet eğitimine başlamada Birinci öncelikli nokta bağırsak ve idrar yollarını kontrol eden sinir ve kasların belirli bir olgunluğa erişmesi gerekir. Bu olgunluk genelde 12–18 aylar dolaylarında olur. İkinci önemli nokta çocuğun idrar kesesi ve bağırsaklarının dolduğunun, boşaltması gerektiğinin bilincine varmasıdır. Dışkılamayla ilgili büzücü kaslar normal olarak çocuk yürümeye başlayınca gelişmeye başlar. Bir başka önemli gelişme ise; yine çocuğun, idrar ve dışkısını neden beze ya da yerlere değil de tuvalete yapması gerektiğinin bilincine varacak olgunluğa erişmesi gerekir. Çocuğunuzda bu gelişmeleri dikkatlice değerlendirdikten sonra tuvalet eğitimi için yeterli olgunluğa ulaştığını düşünüyorsanız tuvalet eğitimine başlayabilirsiniz. Bu olgunluk Çocuklarda çoğunlukla 18-36 ay dolaylarında gelişir. Daha fazlasını oku
Yazıma başlamadan önce hemen belirteyim. Televizyon, bilgisayar, tablet, Laptop, CD, DVD, akıllı telefon, videoyu ve tüm görsel, işitsel oyun araçlarını ayni kategoriye koyuyoruz. Televizyon için söylediklerimiz diğerleri için de geçerlidir.
20. Yüzyılın en büyük buluşları arasında yer alan T.V. insanlık adına büyük gelişmelere sebep olmuştur. Aile hayatını; milattan önce ve milattan sonra gibi T.V. den önce T.V. den sonra diye 2’ye ayırmak mümkündür. Televizyondan önceyi; aile yaşamı için karanlık, tele- vizyondan sonrayı ise aile yaşamı için aydınlık dönem olarak nitelendirebiliriz.
Çağımızın en önemli kitle iletişim aracı olan televizyonun çocuklara yararlı mı; zararlı mı? olduğu hep sorgulana gelmiştir. Bu soruyu ben bıçak insana yararlı mı, zararlı mı ya da uranyum insanlık için yararlı mı, zararlı mı? şeklinde algılıyorum. Bıçakla elma soyarsak yararlı, elimizi kesersek zararlı. Uranyum atomundan elektrik enerjisi üretebiliriz ve yararları sonsuzdur. Atom bombası yaparsak da zararları sonsuzdur. Bunun gibi televizyonu olumlu kullanırsak elbette ki yararlıdır. Gereğinden çok ve yerli yersiz kullanırsak elbette ki zararlıdır. Azı karar, çoğu zarar ilkesi çoğu şeyde olduğu gibi burada da geçerlidir.
Sevgili anneler ve babalar; çocuğunuzun kulağını temizlemek için kulak çöpü, kürdan, kibrit çöpü, kulak pamuğu kullanmayınız. Çocuğunuzun kulak temizliği için banyodan sonra kulaklarındaki nemi ince bir havlu ya da tülbentle almanız yeterlidir.
Tüm canlılarda olduğu gibi çocuğunuzun kulakları da kendi kendini temizler. Siz dışarıdan temizlemeye kalkarsanız vücudun kendi temizleme işlevini engeller ve buşon adı verilen kulak tıkaçlarına neden olursunuz. Daha fazlasını oku
İshal, çocuğunuzun her zamankinden daha sık ve daha sulu dışkı yapmasıdır. Kusma ise mide içeriğinin ağızdan geri gelmesidir. Çocuğunuzun ishali ve kusması varsa korkmayınız.
KUSMA, MİDENİN; İSHAL, BAĞIRSAKLARIN YIKANDIĞININ, TEMİZLENDİĞİNİN GÖSTERGESİDİR. Daha fazlasını oku
Özge Özkul/ AjansHaber
Halk arasında saman nezlesi olarak bilinen bahar nezlesinin, en önemli nedeni ağaç, çiçek, çayır ve otların polen denilen üreme tozları. Ayrıca bazı mantar cinsleri de hastalığa neden olabilir. Genelde, bitkilerin üreme mevsimi olan ilkbaharda, polen yapımı oldukça fazladır. Hastalığa bu nedenle bahar nezlesi adı verilir.
Dr. Yılmaz Bay, AjansHaber’e verdiği bilgilerde, bahar nezlesiyle nasıl başa çıkılacağını anlattı.
HAVA YOLUYLA OLUŞUYOR
Hava yolu ile taşınarak kişilerin burun hücrelerine gelen polenler, burun hücrelerinin geçirgenliğini bozarlar ve burun damarlarını genişletirler. Burun içinde şişkinliğe neden olarak burundan nefes almayı zorlaştırır, açıklamasını yapan Dr. Yılmaz Bay, sonuçta günde en az yarım ile bir saat kadar süren periyotlarla seyreden hapşırık, burunda kaşıntı, su gibi berrak bir burun akıntısı, bazen burun kanaması, boğaz temizleme, öksürük, gözlerde kızarıklık, kaşıntı ve baş ağrısı ile kendini gösteren alerjik nezle tablosu ortaya çıkar. Kişi ağızdan solur, sıkıntılı bir yüz görünümü vardır. Uzun süreli tekrarlayan atakları olanlarda damak çukurlaşmış, diş gelişimi bozulmuştur, dedi.
HER ÇOCUĞUN DUYARLILIĞI FARKLI
Hastalık, çocuklarda 4- 5 yaş dolaylarında başlar, sık olarak 12- 15 yaş civarında görülür. Polenle karşılaşan her çocukta alerjik nezle görülmez. Ancak doğuştan alerjik yatkınlığın olması gerekir. Her çocuğun duyarlı olduğu bitki türü farklı olabilir, açıklamasını yapan Yılmaz Bay, “Polenle ilk karşılaşma hastalığa neden olmayabilir. Tekrarlayan karşılaşmalar önemlidir. Hastalık genelde, polen mevsiminin başlangıcından 1- 2 hafta sonra başlar ve polen mevsiminin bitişinden 1- 2 hafta sonra sonlanır. Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ayları alerjik nezlenin en sık görüldüğü aylardır, dedi.
KURDEŞENE NEDEN OLABİLİR
Bahar aylarındaki bu bitki polenleri, ayrıca halk arasında kurdeşen denilen; deriden kabarık, kenarları kızarık, ortası soluk, kaşıntılı deri lezyonlarına da neden olabilir diyen Bay, bunun tıp dilindeki adı ürtiker plaklarıdır. Böcek ısırması ve böcek sokmaları da buna benzer deri lezyonlarına neden olabilir, şeklinde konuştu.
TEDAVİ, NEDENİ BULMAKLA BAŞLIYOR
Tedavide temel prensip, alerjik nezleye neden olan maddenin ya da maddelerin bulunmasıdır. Bunun için aile iyi bir gözlemci olmalı. Hangi madde ile karşılaşıldığında çocukta nezle geliştiğini saptamaya çalışmalı, sonra da ortamdan o madde uzaklaştırılmalı ya da çocuk o ortama sokulmamalıdır, açıklamasını yapan Bay, duyarlı maddenin saptanması her zaman kolay olmayabilir. Böyle durumlarda, alerji ünitelerinde uygulanan deri testleri ile bu madde ya da maddeler saptanabilir, dedi.
TEDAVİ EDİLMESİ GEREKİYOR
Bahar nezlesinin hafife alınmaması gerektiğini belirten Bay, tedavi edilmediğinde alerjik nezle, sık üst solunum yolu enfeksiyonu, tekrarlayan orta kulak iltihabı, işitme kaybı, sinüzit, zatürre, bronşit ve astım hastalığına neden olabilir. Bu nedenle, erken tanı konulup, ivedilikle tedaviye geçilmelidir, dedi.
Alerji, vücudumuzun kendisine zararı olmayan hatta faydası bile dokunabilecek bir maddeye karşı abartılı bir tepkisidir. Bağışıklık sistemimiz bazı maddeleri kendine zararlı, hastalık yapıcı gibi görerek onu zararsız hale getirmeye, vücuttan atmaya çalışır ve onunla savaşır. Bu savaş, bazen deride kızarma, kabarma şeklinde geçici bir tepki olarak ortaya çıktığı gibi bazen de astım, saman nezlesi, egzama gibi ömür boyu süren bir hastalık şeklinde karşımıza çıkabilir. Daha fazlasını oku
Eğer yenidoğan bir bebeğin bezini birkaç kereden fazla değiştirme teşebbüsünde bulunduysanız çişinin elinize isabet etmiş olması ihtimali yüzde yetmiş beştir. Eğer bu bebek erkek bebekse çişinin yüzünüze isabet etmiş olması ihtimali yüzde yirmi beştir. Fakat, aç değil ama açıkta olan, yani bezsiz olan bir bebeğin tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra size gülmesi ihtimali yüzde yüz, yani kesindir.Evet, doğadaki tüm memeli hayvanların yavruları gibi, insan bebekleri de kendilerini kirletmek istemezler ve diğer temel ihtiyaçlarını haber verdikleri gibi tuvalet ihtiyaçlarını da haber verirler. Bebeğinizin ihtiyaçlarını anlamak, onlara cevap vermek çok önemlidir. Nasıl karnı acıktığında emziriyor, uykusu geldiğinde uyutuyorsanız, tuvaleti geldiğinde de tuvalete tutarak bu ihtiyacını karşılamasına yardımcı olabilirsiniz.Bunun için bebeğinizle tuvalet iletişimi kurabilirsiniz. Daha fazlasını oku
ÇOCUĞUNUZA YEMEK YEMESİ İÇİN ISRAR ETMEYİNİZ
UNUTMAYINIZ Kİ AÇLIK EN İYİ İŞTAH İLACIDIR
ÇOCUĞUNUZA SEBZELERİ VE MEYVELERİ NASIL SEVDİREBİLİRSİNİZ?
Çocukları kendi haline bırakırsanız genellikle patates kızartması, köfte, makarna ve pilav dışında başka bir şey yemek istemezler. Reddettikleri gıdaların başında öncelikle sebzeler ve daha sonra da meyveler gelir. Meyve ve sebzeler zengin protein ve enerji kaynakları değildirler. Ancak vücut için çok gerekli olan mineral ve vitaminler açısından son derece zengindirler. O nedenle çocuğunuzun mutlaka alması gereken besin öğeleridir. Yine bağırsak hareketlerini düzenleyen, kabızlığa engel olan lif içermektedirler.
Eğer çocuğunuz meyve ve sebzeleri yeterince almıyorsa aşağıdaki önerileri dikkatlice okuyunuz.
• Öncelikle ona örnek olmalısınız, yemek seçmemelisiniz, yeterli miktarda sebze ve meyve tüketmelisiniz.
• Meyve yerine taze sıkılmış meyve suyu sunabilirsiniz.
• Meyveleri ufak parçalara bölerek sunabilirsiniz.
• Meyveyi muhallebi, süt, yoğurt, sütlaç gibi yiyecekler içinde sunabilirsiniz.
• Haşlanmış kabak yerine, kabak kızartması mücver verebilirsiniz.
• Sebze ve meyveleri değişik şekillerde süsleyebilirsiniz. Örneğin elmadan, havuçtan, turptan değişik hayvan figürleri yaparak çocuğunuz için daha çekici hale getirebilirsiniz.
• Sebze ve meyveleri renkli tabaklarda süslü bardaklarda albenisini arttırarak ve daha çekici hale getirerek çocuğunuza sunabilirsiniz.
• Eğer çocuğunuz bir sebzeyi sevmiyorsa en sevdiği arkadaşı onu iştahla yiyorsa hemen onu yemeğe davet edin. Arkadaşına özenerek o sebzeyi yediğini göreceksiniz.
• Sebze ve meyveleri hazırlarken yardımını isteyin. Katkıda bulunduğu yemeği reddetmeyecektir.
• “Meyve yer misin“ yerine “Meyveyi ne şekilde yemek istersin“ diye sorun.
• Yemek sırasında onunla sohbet edin. Ortam ne kadar sıcak ve yumuşak olursa çocuğunuzun inadı da o kadar gevşeyecektir.
1-2 YAŞ ÇOCUKLAR İÇİN ÖRNEK BESLENME PROGRAMI
PAZARTESİ
Kahvaltı: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği + 1 adet tam yumurta + 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir + 1 fındık büyüklüğünde tereyağı + 2 tatlı kaşığı çiçek balı
Öğlen: Anne sütü ya da 90- 120 cc devam sütü + Kıymalı sebze yemeği (domates, patates, havuç, kabak, ıspanak, lahana, pırasa, brokoli, karnabahar, enginar, kereviz, taze fasulye, bamya, börülce, semizotu…) +Bulgur pilavı + Üzüm-Erik hoşafı
İkindi: Anne sütü ya da 90- 120 cc devam sütü + 1 dilim meyveli pasta + 1 portakal/elma/şeftali ya da 1 muz
Akşam: Anne sütü ya da 90- 120 cc devam sütü + tarhana çorbası + kıymalı makarna
Gece: Anne sütü ya da 150-180 cc sütlü pirinçli muhallebi.
SALI
Kahvaltı: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği + 1 adet tam yumurta + 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir + 1 tatlı kaşığı fındık, ceviz, badem ezmesi + 1 fındık büyüklüğünde tereyağı +2 tatlı kaşığı reçel.
Öğlen: Anne sütü ya da 90- 120 cc devam sütü + Fırında tavuk-karışık sebzeli (domates, patates, havuç tatlı biber, kabak…) Pirinç pilavı +Yoğurt- Cacık
İkindi: Anne sütü ya da 90- 120 cc devam sütü+ 6-8 adet bebe bisküvisi + 1 elma – portakal ya da 2-3 adet kayısı
Akşam: Anne sütü ya da 90- 120 cc devam sütü + Tavuk sulu şehriye çorbası + Patatesli tavuk + Elma kompostosu
Gece: Anne sütü ya da 150-180 cc sütlü bisküvili yulaflı muhallebi
ÇARŞAMBA
Kahvaltı: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği + 1 adet tam yumurta + 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir + 1 fındık büyüklüğünde tereyağı + 2 tatlı kaşığı fındık ezmesi + 1 orta boy domates + 1 küçük boy salatalık + 1 adet tatlı biber
Öğlen: Anne sütü ya da 90- 120 cc devam sütü + Fırında balık sebzeli (patates, domates, havuç, soğan, maydanoz…) + Peynirli makarna + Elma – kayısı kompostosu
İkindi: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü+ Peynirli poğaça + Taze sıkılmış portakal/elma/armut/şeftali suyu ya da 8-10 adet üzüm
Akşam: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü+ balık ızgara + bulgur pilavı + mevsim salatası
Gece: Anne Sütü ya da 150-180 cc sütlü armutlu muhallebi
PERŞEMBE
Kahvaltı: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği + 1 adet tam yumurta + 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir +1 fındık büyüklüğünde tereyağı + 2 tatlı kaşığı kayısı marmeladı + 4-5 adet tuzu alınmış zeytin
Öğlen: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü+ Dana etli kuru baklagil (kuru fasulye, nohut, mercimek…) + pirinç pilavı + yoğurt
İkindi: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + Üzümlü -cevizli kek + 1 armut ya da 2-3 erik ya da 8-10 adet kiraz
Akşam: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + Mercimek çorbası + Sebzeli köfte + Erik/kayısı kompostosu.
Gece: Anne Sütü ya da 150-180 cc sütlü, ballı-irmikli muhallebi
CUMA
Kahvaltı: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği + 1 adet tam yumurta + 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir + 1 fındık büyüklüğünde tereyağı + 2 tatlı kaşığı üzüm pekmezi + 2 tatlı kaşığı fındık, ceviz, badem ezmesi
Öğlen: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü+ yayla çorbası + fırında patatesli tavuk + domates soslu makarna-Hoşaf-Komposto
İkindi: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + kaşarlı tost + Meyve salatası
Akşam: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + Sebzeli tavuk sote + Ayva-Elma – Kabak tatlısı
Gece: Anne Sütü ya da 150-180 cc sütlü meyveli- pirinçli muhallebi
CUMARTESİ
Kahvaltı: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği + 1 adet tam yumurta + 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir + 2 tatlı kaşığı fındık ezmesi + 1 orta boy domates + 1 küçük boy salatalık + 1-2 adet tatlı biber
Öğlen: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + Haşlanmış kuzu eti + Dolma (domates – biber – patates – kabak) + Ayran
İkindi: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü+ Sebzeli börek + 1 dilim karpuz – kavun ya da 1 elma – armut – portakal
Akşam: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + Ezogelin çorbası + Kuzu kapama + Mevsim salatası
Gece: Anne Sütü ya da 150-180 cc sütlü yulaflı – buğdaylı muhallebi
PAZAR
Kahvaltı: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği + 1 yumurtadan tereyağlı omlet + 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir + 1 orta boy domates + 1 küçük boy salatalık + 1-2 adet tatlı biber + 2 tatlı kaşığı tahin- pekmez
Öğlen: Anne sütü ya da 90- 120 cc devam sütü + Tarhana çorbası + Izgara mevsim balığı + Bulgur pilavı + Mevsim salatası
İkindi: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + 2 adet kurabiye + Meyveli dondurma
Akşam: Anne Sütü ya da 90-120 cc devam sütü + Balık buğulama + Soslu makarna + Sütlaç
Gece: Anne Sütü ya da 150-180 cc sütlü 7 tahıllı kaşık maması.
Not: Bu liste çocuğunuza neler verebileceğinizi gösteren örnek bir listedir. Bu yiyeceklerin hepsini çocuğunuz almasa da üzülmeyiniz. Daha az öğün ve daha az miktarlarla da çocuğunuz sağlıklı olarak normal büyüme ve gelişmesini sürdürebilir.
Dr. Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Gözünüz aydın!
Bebeğinizi ve sizi kutluyorum. Bebeğiniz çok önemli ama ona bakabilmek için sizin de ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı olmanız gerekir. Şimdi doğumdan sonra 6 hafta sürecek olan özel bir döneme girdiniz. Lohusalık dönemi olarak adlandırdığımız bu dönemde ruhsal ve bedensel olarak sizinde bebeğiniz gibi özel bir ilgi ve bakıma gereksiniminiz var.
Emzirme süresince aşağıdaki noktalara dikkat etmelisiniz Daha fazlasını oku
Sevgili Anneler;
Çocuğunuzu 1 yaşına kadar mutlaka emziriniz. Hatta çocuğunuz emmeye devam ediyor, ek gıdaları alıyor ve iyi gelişiyorsa 2-3 yaşına kadar çocuğunuzu emzirmeyi sürdürebilirsiniz. Bu dönemde çocuğunuzun temel besini anne sütüdür. Eğer anne sütü yeterli değilse ya da yoksa çocuğunuz için uygun hale getirilmiş devam sütü çocuğunuzun esas besinidir. Başladığımız ek gıdalar adı üzerinde ek besinidir. Eğer çocuğunuz anne sütünü yeterince alıyorsa 1 yaşına kadar hiçbir ek gıda almasa dahi sütünüz çocuğunuzu beslemeye yeterlidir. Ancak katı gıdalara alışması için 4-6 ayda başladığınız ek gıdaları giderek artırarak ve çeşitlendirerek bu dönemde kaşıkla çocuğunuza vermelisiniz.
Çocuğunuzu kendi başına yemek yemesi için özendiriniz. Serdiğiniz bir örtünün ortasına çocuğunuzu oturtunuz. Önüne elle, kaşıkla yiyebileceği yiyeceklerden koyunuz. Bunlar yoğurt, köfte, makarna, pilav, haşlama patates, havuç ya da püresi, şeftali, elma, armut, portakal, mandalina, muz, üzüm, çekirdeği alınmış kiraz veya kayısı olabilir.
Çocuğunuza et suyu ve yemek suyu yerine etin ve yemeğin kendisini veriniz. Şekerli su, su muhallebisi, nişasta karışımı mamalar, çay, lokum, her türlü şekerlemeler, şarküteri işi her türlü hazır gıdalar,kolalar, gazozlar, hazır meyve suları, hazır meyveli sütler, hazır meyveli yoğurtlar, her türlü ticari içecek ve yiyecekler çocuğunuz için sakıncalıdır. Asla vermeyiniz.
Katı gıdaları kaşıkla ezerek veriniz. Rondo, blender, mikser gibi öğütücüleri kullanmayınız.
ÇOCUĞUNUZ YEMEĞİNİ YEMİYORSA
• Başını yana çevirip uzaklaştırıyorsa
• Bardağı, tabağı itiyor, yere fırlatıyorsa
• Yemeği görünce ağlıyor, bağırıyorsa
• Yemekleri tükürüyor veya uzun süreli çiğniyorsa
• Ağzında yemekleri tutuyor veya yemekleri alınca kusuyorsa
Asla zorlamayın!
• Yemeği yorumsuz olarak önünden alın ve yanından uzaklaştırın.
• Bir dahaki öğüne kadar istese de ona hiçbir şey vermeyin.
• Yemek yememesinden dolayı üzüldüğünüzü ona belli etmeyin. Bunu yapmak zor olabilir. Ancak başarabilirseniz çok etkin bir çözüm olduğunu göreceksiniz.
• Yemek sadece bir besin aracıdır. Ne bir ödül, ne de bir cezadır. Yaşamak için beslenmesi gerektiğini bilmelidir.
• Sizin göreviniz yalnızca çocuğunuza yemeği sunmaktır. Zorla yemek yedirmek değildir.
• Yemek saatlerini çocuğunuzla savaş saatlerine çevirmeyiniz. Bu savaşı kesinlikle kaybedeceğinizi bilin.
• Yemek saatleri çocuğunuzla paylaştığınız, ona yakınlaştığınız birlikte bir sevgi yumağı oluşturduğunuz, yaşamınızın en güzel anlarıdır.
• Lütfen yemek yemesi için ısrar ederek bu güzel anı bozmayınız.
9-12 AYLIK ÇOCUKLAR İÇİN ÖRNEK BESLENME
KAHVALTI: Anne Sütü ya da 120-150 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği ya da 4-5 adet bisküvi + 1 adet katı pişirilmiş yumurta sarısı+ 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir + 1 fındık büyüklüğünde tereyağı + 1 tatlı kaşığı pekmez- reçel ya da marmelat.
ÖĞLEN: Anne sütü ya da 120-150 cc devam sütü + Etli, kıymalı, tavuklu ya da balıklı sebze yemeği (domates, patates, havuç, kabak, ıspanak, lahana, pazı, pırasa, brokoli, karnabahar, enginar, kereviz, taze fasulye, bamya, börülce, semizotu…) + Pilav (pirinç, bulgur, makarna, erişte) + Yoğurt
İKİNDİ: Anne sütü ya da 120-150 cc devam sütü + 1 dilim börek, kek, poğaça, bisküvi ya da kurabiye +Meyve ( 1 elma, 1 armut, 1 şeftali, 1 portakal, 2 mandalina, 2-3 kayısı, 8-10 kiraz, 8-10 üzüm, 1 dilim karpuz, 1 dilim kavun ya da 1 muz)
AKŞAM: Anne sütü ya da 120 -150cc devam sütü + Sebzeli çorba (sebze, mercimek, şehriye, tarhana, pirinç, ezogelin ya da yayla çorbası ) +Fırında sebzeli et (dana-kuzu eti, kıyma, köfte, tavuk ya da balık ) +Peynirli makarna +Komposto – hoşaf (elma, armut, kayısı, üzüm, erik)
GECE: Anne sütü ya da 150-180 cc Sütlü muhallebi (pirinçli, irmikli, buğdaylı, mısırlı, çavdarlı, yulaflı, bisküvili ya da meyveli muhallebi)
Not: Bu liste çocuğunuza neler verebileceğinizi gösteren örnek bir listedir. Bu yiyeceklerin hepsini çocuğunuz almazsa da üzülmeyiniz. Daha az öğün ve daha az miktarlarla da çocuğunuz sağlıklı olarak normal büyüme ve gelişmesini sürdürebilir.
Dr.Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
“Anne Sütü ile beslenmek bebeğinizin en doğal ve en yaşamsal hakkıdır.”
KAHVALTI: 1-2 dilim tam tahıl ekmeği + 1 su bardağı süt + 1 yumurta + 1-2 dilim beyaz peynir + 2 tatlı kaşığı tere yağı ya da 4-6 adet zeytin + 1 yemek kaşığı bal, reçel, marmelat ya da pekmez.
ARA ÖĞÜN: 1 bardak süt (meyve suyu, ayran, limonata veya komposto da olabilir) + 10 adet fındık
ÖĞLEN: 1-2 dilim tam tahıl ekmeği + 1 Kase(200-250cc) Çorba (sebze, mercimek, tarhana, yayla,ezogelin ya da yoğurtlu çorbalar olabilir) + 100-150 gr et ya da etli bir yemek (3-5 adet köfte, etli dolma,sebzeli köfte,balık,hindi veya tavuk olabilir) + 1 porsiyon kuru baklagiller(kuru fasulye, mercimek,nohut,bulgur) + 1 porsiyon pilav ya da makarna ya da erişte + 1 tabak yoğurt ya da ayran + 1 tabak taze mevsim salatası.
ARA ÖĞÜN:1 dilim börek, pasta, kek ya da poğaça + 1 tabak taze meyve salatası ya da kurutulmuş meyve (kayısı, erik üzüm gibi) + 3-4 adet ceviz
AKŞAM: 1-2 dilim tam tahıl ekmeği +1 Kase(200-250cc) Çorba (sebze, mercimek, tarhana, yayla, ezogelin ya da yoğurtlu çorbalar olabilir) + 100-150 gr et ya da etli yemek (kıymalı sebze yemeği, etli dolmalar, hindi, tavuk, balık gibi) + 1 Porsiyon pilav, makarna ya da erişte + 1 porsiyon yoğurt ya da sütlü tatlılar + 1 porsiyon meyve
YATARKEN: 1 su bardağı süt, yoğurt, ayran, meyve suyu ya da sütlü tatlılar.
Notlar:
1-Bebeğini emziren anne asla alkol almamalı ve sigara içmemelidir.
2-Bu beslenme programı ile beslenen ve bebeğini emziren anne kesinlikle kilo almaz.
3-Bu liste neler yiyebileceğinizi gösteren örnek bir listedir. Bu yiyeceklerin hepsini almazsanız da üzülmeyiniz. Daha az öğün ve daha az miktarlarla da sağlıklı beslenebilir ve çocuğunuzu emzirebilirsiniz. Çocuğunuz da sağlıklı olarak normal gelişmesini sürdürebilir.
Başarı dileklerimle
Dr.Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
KEKEMELİK:Normal akıcı konuşmanın tekrarlamalar, uzatmalar, duraklamalar ve çeşitli ünlemlerle kesilmesidir. Dil gelişiminin hızlandığı 3-4 yaşlarında en çok görülür.Kekemeliğin ortaya çıkmasında aşağıdaki faktörler etken olabilir. Daha fazlasını oku
Hayatın ilk aylarında çocuğu en çok huzursuz eden ve Anne -Babaları paniklendiren özellikle akşam üzerleri çocuğun sebepsiz ağlamalarıdır.Bebeğiniz günün her hangi bir saatinde genelde akşam üzeri birden çok şiddetli ağlamaya başlayabilir. Sıkıntılı bir görünümü vardır. Yüzü kızarık, ağız çevresi soluktur.Karnı şiş, gergin ve serttir.Bacaklarını karnına doğru çekmiş, ellerini içe kıvırmış, kol ve bacaklar serttir.Avaz avaz bağırmaktadır. Acıkmış gibi aranır, emme hareketleri yapar, el ve ayaklar soğuktur. Telaş etmeyin bu gaz sancısıdır. Bu durum 3-5 dakikadan 2-3 saate kadar uzayabilir. Daha fazlasını oku
Çocuğunuz emeklemeye başladığında her zamankinden daha dikkatli olmalısınız. İlk kural riski en aza indirmektir. Çocuğunuzu kaza tehlikesi olabilecek yerlerden uzak tutunuz. İlgisini çekebilecek tehlikeli eşyaları çocuğun ulaşamayacağı yerlere koyunuz. Mümkünse kapalı hatta kilitli bir yerde tutunuz. Bebeğinize güvenli bir ortam hazırlamak için tıklayınız.
Her hangi bir kaza anında, birinci kural, sakin olmak ve sakin kalmaktır. PANİK YOK. İlk yardım konusunda bilgi sahibi olursanız ve bu gibi durumlarda ne yapacağınızı bilirseniz çocuğunuza en büyük yardımı yapmış olursunuz. Daha fazlasını oku
EV KAZALARI VE İLK YARDIM
Çocuğunuz emeklemeye başladığında her zamankinden daha dikkatli olmalısınız. İlk kural riski en aza indirmektir. Çocuğunuzu kaza tehlikesi olabilecek yerlerden uzak tutunuz. İlgisini çekebilecek tehlikeli eşyaları çocuğun ulaşamayacağı yerlere koyunuz. Mümkünse kapalı hatta kilitli bir yerde tutunuz.
Her hangi bir kaza anında; birinci kural, sakin olmak ve sakin kalmaktır. PANİK YOK. İlk yardım konusunda bilgi sahibi olursanız ve bu gibi durumlarda ne yapacağınızı bilirseniz çocuğunuza en büyük yardımı yapmış olursunuz. Daha fazlasını oku
Dr. Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Öksürük solunum yollarını zararlı etkilerden koruyan vücudun en önemli savunma refleksidir. Öksürük bazen çocuğunuzun kendi ağız salgısının solunum yollarına kaçması gibi basit bir nedenden olabileceği gibi çoğunlukla da solunum yollarının bakteri ya da virüs denilen mikroplar tarafından tutulması gibi daha önemli bir nedenle olur. Mikroplar solunum yollarına girdiğinde vücudun savunma hücreleri onlara karşı koymakta ve onların solunum yollarında ilerlemelerine engel olmaktadır. Öksürük, solunum yollarında ilerleyen bu mikropları ve mikroplara vücut hücrelerinin savaşı sonucu ortaya çıkan artıkları dışarıya atan vücudun en önemli savunma mekanizmasıdır. Öksürük solunum yollarının bir çeşit süpürgesidir. Daha fazlasını oku
“Analı Kuzu Kınalı Kuzu”
Şimdi daha iyisiniz. Doğum şokunu üzerinizden attınız. Bebeğiniz size siz bebeğinize alışmaya başladınız. Yavrunuzu büyütürken kendi içgüdünüze güveniniz. Etrafınızdaki herkes kendi deneyimlerinden bir şeyler söyleyecektir. Sonuçta neye ve kime inanacağınızı şaşıracaksınız. Siz en doğrusu kendinize güvenin. İşlerin ne kadar kolay çözümlendiğini göreceksiniz. Aklınıza takılan sorularda her istediğiniz an doktorunuza danışabilirsiniz. Kuşkusuz size en doğrusunu o söyleyecektir. 0-1 ay arasında en çok görülen problemlere kısaca bir göz atalım: Daha fazlasını oku
“Geleceğe bıraktığımız en büyük miras iyi yetişmiş çocuklarımızdır”
Şimdi daha iyisiniz. Bebeğiniz size, siz bebeğinize alışmaya başladınız. Sizi tanımaya, size gülmeye, yalnızca sizin anladığınız özel bir dille sizinle konuşmaya başladı. Çocuğunuzun size ve sevginize çok gereksinmesi var. Onunla konuşun, sizi duyar, sizi anlar. Yalnızca karnının doyması önemli değildir, ruhsal doyuma da gereksinmesi vardır. Sevginiz en az sütünüz kadar değerli ve gereklidir. Gündüzleri emzirirken onunla konuşun. Şarkı söyleyin, ninni söyleyin, Müzik dinletin, klasik müzik ya da Türk sanat müziği dinletebilirsiniz. Bunun için; çocuklar için özel olarak hazırlanmış ninni CD ve kasetleri, Müzik CD ve kasetlerinden yararlanabilirsiniz. Gecenin sakin ve sessiz olmasına dikkat edin ki geceyi ve gündüzü ayırt etsin. Daha fazlasını oku
“Bir şeyi elde etmek için çok emek verdiyseniz tadını çıkarmak için de zaman ayırmalısınız!!!”
Artık bebeğinizle daha iyi iletişim kurabiliyorsunuz. Sizi anlıyor, kendine göre cevaplar verebiliyor. İsteklerini kendine özgü yöntemlerle belirtiyor. Yavaş yavaş görmeye, duymaya ve gülmeye başladı. En büyük eğlencesi sizin yüzünüz. Yüzünüzü ona yakın tutun ve yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin. Dokunma duygusunu geliştirmek için ona dokunun. Sevin,okşayın. Temiz ve yutamayacağı eşyaları eline verin. Bunları ağzına götürmekten büyük mutluluk duyduğunu göreceksiniz. Başını kaldırıp,etrafındaki insanları ve eşyaları da araştırmaya başladı. Sık sık gülüyor, size agucuklar yapıyor. Emzirme saatleriniz onunla paylaştığınız en güzel ve en mutlu saatler. Mutluluğunuzu ona anlatın; sizi çok iyi anlayacaktır. Daha fazlasını oku
“Çocuğunuza verdiğiniz en büyük hediye sizsiniz.”
Artık bebeğinizi iyice tanıdınız. O da sizi tanıdı. Bu ağlaması açlıktan mı, altını mı kirletti, hasta mı, yoksa yalnızca sizi yanında mı görmek istiyor bunu anlayabiliyorsunuz.O nedenle daha rahatsınız.Sırtüstü ve yüzükoyun pozisyonlarda başını kaldırıp daha uzun süre etrafı izleyebiliyor.Başını daha uzun süre dik tutabiliyor.Çocuğunuz size ve kendisiyle ilgilenen herkese gülümsüyor.Onlara kendince bir şeyler anlatıyor.Sosyalleşme başladı. Çevredeki her şeyi; odadaki eşyaları,yüzleri inceliyor, başını tanıdık seslere çeviriyor. Daha fazlasını oku
“Hiç bir besin anne sütünün yerini tutamaz!”
Bebeğinizin ve sizin en mutlu günleriniz; tadını çıkarmaya çalışın. Uyanık olduğu tüm zamanlarda sizi yanında görmek istiyor. Üstelikle sizi başkalarından kıskanıyor. Artık her iki gözünü de kullanabiliyor ve sizi daha iyi izliyor. Eşyaları 180 dereceye kadar izleyebiliyor. Düğme gibi küçük cisimleri görebilir ancak yakalayamaz. Canlı renkleri soluk renklere tercih ediyor. İki elini birleştirebiliyor. Elleriyle örtüsüyle yada elbisesiyle oynayabiliyor. Yüzükoyun yatırıldığında; ağırlığını kollarına vererek başını iyice kaldırabiliyor. Hatta sırt üstü bile dönebiliyor. Ayakta tutulunca basmaya çalışıyor. Kucakta iken önündeki asaya vuruyor. Ve bundan da büyük zevk alıyor. Yastıklarla desteklenirse kısa süreli oturabilir.
DİKKAT !!! düşebilir.4.aydan itibaren yüksek bir yerde yalnız bırakmayınız.. Daha fazlasını oku
“Dünyada tek bir güzel çocuk vardır. Bütün annelerde ona sahiptir.”
Bu dönemde bebeğinizin etrafa ilgisinin daha da arttığını, kendine özel bir kişilik geliştirdiğini göreceksiniz. Artık tüm ev halkını tanıyıp ayırt edebiliyor. Etrafındakileri daha iyi görebiliyor. Gözünü dikip etrafına dikkatlice bakabiliyor. Hoşuna giden durumlarda kahkaha ile gülüyor. Zil sesine başını çeviriyor. Dik durumda tutulmaktan hoşlanıyor. Yerden ya da elinizden destek alarak zıplıyor. Hafif bir destekle oturabilir. Önüne konulan eşyalar ona daha çekici geliyor. Yüzükoyun pozisyondan sırt üstü pozisyona rahatlıkla dönebiliyor. Ağırlığını elleri üzerine vererek başını ve göğsünü kuvvetle kaldırabiliyor. Tek elle eşyalara uzanabiliyor. İnsan sesine tepki verebiliyor. Konuşan iki ayrı kişiye dönebiliyor. İlgilendiğinizde gülümsüyor ve sizinle konuşuyor. Adını söylediğinizde dönüp size bakabiliyor. Farklı sesler çıkartabiliyor. Konuşmalarınızı ve hareketlerinizi taklit edebiliyor. Agu agu gibi kendine özgü sesler çıkartabilir. Elinden oyuncağını aldığınızda size tepki veriyor. Dikkat !!! Ev halkı dışındakilerden korkabilir. Bebeğinizin çıkardığı sesleri taklit ederek onu konuşmaya teşvik edin. Kısa ve anlaşılır kelimelerle konuşun. Bebeğinizin başka bebeklerle karşılaşmasını sağlayın ve bir birlerini tanıyıp incelemesine izin verin. Daha fazlasını oku
“Başarı istediğini elde etmek, mutluluk ise elde ettiğini sevmektir.”
6.ay çocuk hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. O artık bebeklikten çocukluğa geçmiştir. Kendi kendine yüz üstünden sırt üstüne dönebilir. Başparmağını kullanmadan verilen eşyayı yakalayabilir, yeni eşya verilirse elindekini bırakabilir. Bir elindeki eşyayı öbür eline geçirebilir. Sırt üstü yatarken başındaki örtüyü çekip atabilir. Sevilince veya kızılınca reaksiyon gösterebilir. Önüne 2 küp konulduğunda birini aldıktan sonra öbürünü de almaya çalışır ve de alır. Gövdesini dik tutabilir. Desteksiz oturabilir. Ayakta tutulunca basmaya çalışır. Ayağını ağzına götürebilir. Karnını yerden tam kaldırmadan emekleyebilir. Kucak istediğini; kollarını açıp size uzanarak belli eder. Ses çıkaran nesneleri sallamaktan hoşlanır. Oyun oynarken çok neşeli olur ve bunu size göstermekten hoşlanır. Görme iyice gelişmiştir ve her şeyi izler. Yakaladığı eşyayı inceler. Sizi göremeyince ağlar. Artık gözünün rengi belirginleşmiştir. Üç gün üst üste ayni saatte yer, uyur ve uyanırsa müjde !!! artık çocuğunuz bir düzene girmiş demektir. Zorunlu kalmadıkça gece beslemeyiniz.
“Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil, sorunlarla başaçıkabilme yeteneğidir.”
Artık evde konuşup anlaşabileceğiniz, sevinçlerinizi paylaşabileceğiniz(asla üzüntülerinizi değil) bir arkadaşınız var. Çocuğunuz sizi anlıyor, sevginize kahkahalarla yanıt verebiliyor,mama,baba,dada diyebiliyor.Hoşuna giden ilişki kesilince bağırıp yaygara koparabiliyor.Sizin ve yakın ilişki içinde olduğu kişilerin mimiklerindeki değişikliklere göre yanıt verebiliyor.hareketlerinizi, seslerinizi taklit etmeye çalışıyor. Her iki eliyle bir cismi kavrayabiliyor. Her iki elinde ikişer küp tutabiliyor. Eline geçirdiği her şeyi ağzına götürür. Kaşıkla yemek kemeye çalışır. Bu davranışını destekleyin. Cisimleri bir elinden diğerine geçirebiliyor. Önündeki eşyaya bakar uzanır ve onu alır.Aynada görüntüsünü tutmak ister. 1 yaşına kadar çocuklar her iki elini de kullanabilirler.Sol elini kullanıyorsa; sağ elini kullanması için çocuğunuzu zorlamayın. Bırakın hangi elini kullanacağına kendisi karar versin. Yüzükoyun yatmış durumda bir eşyayı takip ederken kendi etrafında dönebiliyor. Desteksiz oturabilir. Yine bu dönemde kısa süreli emekleme de başlayabilir. Mutlaka iki el ve iki ayağını kullanarak emeklemesi gerekmez. Yer değiştirmesi de bir çeşit emeklemedir. Popo üstünde, karın üstünde sürünebilir ya da kendine özgün başka bir emekleme stili geliştirebilir. Bazen de popsunun üzerinde geri geri giderek te emekleyebilir. Dişleriyle ellerinizi ısırarak size sürpriz yapabilir. Alt ön dişleri genellikle ilk çıkanlardır. Bunu sırasıyla üst önler,üst yanlar,alt yanlar,1.azı dişleri,canin dişleri ve 2.azı dişleri izler. Daha fazlasını oku
“Sevgi gelince tüm eksikler biter.”
Gözünüz aydın çocuğunuz artık yer değiştirebiliyor. Emeklemeye başlayabilir. Emekleme dönemi denilen bu dönemde çocuğunuzu her an evin değişik bir yerinde görmeniz mümkün. O en tatlı tebessümü ile karşınızda. Unutmayınız! Bazı çocuklar hiç emeklemeden doğrudan yürümeye geçebilir. Mutlaka elleri ve ayakları üzerinde emeklemesi gerekmez. Kendine özgü çeşitli emekleme yöntemleri geliştirebilir. Ayaklarını karnına doğru çekip kollarını ileriye atarak emekleyebileceği gibi popo üzerinde arkaya doğru da emekleyebilir. Biraz yardımla ayağa kalkabilir. Tırmanmayı sever. DİKKAT!!!! Ulaşabileceği yerlerde tehlikeli eşyalar bırakmayın. Tüm elektrik prizlerini bir bantla kapatın. Tüm tehlikeli madde,temizlik maddeleri,deterjan olan dolapları kapalı tutun ve kilitleyin. Yardım almadan yatarken oturur pozisyona geçebilir. Mama şişesini kendi kendine tutabilir. Eline aldığı ekmeği ya da bisküviyi çok rahat yiyebilir. Oyuncaklarını bir elinden diğer eline geçirebilir. Oyuncaklarını açık bir kutunun içine koyabilir. Baş ve işaret parmağı ile küçük cisimleri kaldırır. Zili çalar. Daha sosyaldir. Parlak ve canlı renkli oyuncaklardan zevk alır. Top Favori oyuncakları arasındadır. Sevmediklerini iter. Etrafındaki kişilerin yaptıklarını taklit eder. Anne, baba, mama, dada gibi 5-6 kelimelik bir kelime haznesi vardır. Hayır’ın anlamını çok iyi bilir. Gerekmedikçe kullanmayın. Ona surular sorarak cevap verin. Örneğin “Su mu istiyorsun? Hadi şimdi sana su verelim” gibi.
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
Bu dönemde de doktorunuzun önerdiği Multi vitamin ve Demir içeren preparatlara devam etmelisiniz.
DEĞİŞİK TATLAR:
Bu dönemde bebeğinizde iştahsızlık görülebilir.Kilosuna göre gereksinimi olan besin miktarı ilk aylara göre azalmıştır.Dolayısıyla aldığı besin miktarı da doğal olarak azalacaktır.Bunu “iştahsızlık” olarak algılamayın.Ayrıca diş çıkartmak,bazı viral enfeksiyonlarda geçici iştahsızlık yapabilir unutmayın.
Bu dönemde beslenmeye aşırı yağlı,tuzlu ve şekerli olmayan ev yemeklerini ve etli besinleri ekleyeceğiz.
MERCİMEK ÇORBASI: Yüksek protein, demir, folik asit, vitamin ve mineral içeriği ile bebek beslenmesine erkenden eklenmesi gereken çok değerli bir besindir. Kırmızı ve sarı mercimeğin gaz yapma oranı daha düşüktür.Yeşil mercimeği 1 gece önceden suya koyup 1-2 kez suyunu değiştirirseniz bebeğinizde gaz yapma ihtimalini azaltabilirsiniz.
Bir kap içine 2 yemek kaşığı kırmızı ya da sarı mercimek koyun. Üzerine mercimeği geçecek kadar kaynar su koyun. Yaklaşık yarım saat sonra mercimeği süzün ve 2-3 kez yıkayın. Bir su bardağı kaynayan suya, bu mercimeği koyun. Üzerine bir orta boy havucu rendeleyerek koyun . Hafif ateşte 20-25 dakika pişirdikten sonra ineceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ekleyip karıştırın. İndikten sonra iyice ezerek çocuğunuza verebilirsiniz.
MERCİMEKLİ SEBZE ÇORBASI: Bir su bardağı kaynayan suya, iki yemek kaşığı kırmızı ya da sarı mercimek, bir orta boy havuç, bir orta boy patates,bir orta boy kabak küp şeklinde dilimleyerek koyun.2-3 dal brokoli,ıspanak, pazı, bezelye, taze fasulye ya da kerevizden birini koyun. Hafif ateşte 20-25 dakika pişirdikten sonra ineceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ekleyip karıştırın. İndikten sonra çatalla iyice ezerek çocuğunuza verebilirsiniz.
BULGURLU SEBZE ÇORBASI; Bir su bardağı kaynayan suya, bir orta boy havuç ve bir orta boy kabak yıkanıp, soyulup ince ince doğrandıktan sonra koyulur. İçine 2 çorba kaşığı bulgur koyulur. Hafif ateşte yarım saat pişirdikten sonra ineceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı eklenip karıştırılır. İndikten sonra iyice ezerek çocuğunuza verebilirsiniz.
EZOGELİN ÇORBASI: Bir kap içine 2 yemek kaşığı kırmızı ya da sarı mercimek koyun. Üzerine mercimeği geçecek kadar kaynar su koyun. Yaklaşık yarım saat sonra mercimeği süzün ve 2 kez yıkayın Bir su bardağı kaynayan suya, bu mercimeği koyun.Üzerine 2 yemek kaşığı bulgur,3-4 arpacık soğan,1 yemek kaşığı pirinç,1 yemek kaşığı buğday unu,1 orta boy taze domates rendesi ya da 1 yemek kaşığı domates salçası ekleyin.Hafif ateşte 20-25 dakika pişirdikten sonra ineceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ekleyip karıştırın. İndikten sonra çatalla iyice ezerek çocuğunuza verebilirsiniz
KÖFTE: Görünen yağları alınmış kuzu etinden sulu köfte,ızgara köfte ya da fırında köfte şeklinde hazırlayabilirsiniz Yağsız çift kıyılmış kuzu eti yumurta, maydanoz, ince kıyılmış soğan ve ekmek içiyle karıştırılır.İçine baharat olarak kimyon koyabilirsiniz. 1 köfte (30 gr)ile başlanır. Giderek miktarı artırılarak 3-4 köfteye kadar çıkarılabilir. Çatalla ya da elinizi iyice yıkadıktan sonra elinizle ezerek çocuğunuza verebilirsiniz. Ekmek yerine pirinç koyarak ve suda pişirerek sulu köfte ya da fırında pişirerek fırın da köfte şeklinde de çocuğunuza verebilirsiniz.
TAVUK ETİ: Genç ve mümkünse gezinen tavuk ya da organik tavuk haşlanır. Tavuğun ön kısmındaki beyaz etlerini çatalla ya da elinizi iyice yıkadıktan sonra elinizle ezerek çocuğunuza verilebilirsiniz. Tavuğu ufak parçalara bölerek sebze çorbasına, tarhana çorbasına, mercimek çorbasına karıştırarak verebileceğiniz gibi tek başına da verebilirsiniz. AFİYET OLSUN.
İŞTAHSIZLIK
“ Yemek yemek istemeyen çocuğa yemek yedirmeye çalışmak dünyanın en zor işidir.”
İştahsızlık hemen tüm annelerin ortak problemidir. Bütün annelerin söz birliği etmişçesine doktora söyledikleri ilk yakınma, çocuklarının iştahsız olduğudur.
Öncelikle şunu biliniz ki; Çocuğunuz ilk 6 ayda çok hızlı bir büyüme ve gelişme dönemi içindedir. O nedenle kilosuna göre günlük aldığı besin miktarı sizin kilonuza göre aldığınız miktarın çok üzerindedir. 6.aydan sonra büyüme ve gelişme hızı yavaşlayacağı için aldığı besin miktarı da doğal olarak azalacaktır.
İlk 6 ayda aldığı gıdayı ve sonucunda aldığı kiloyu artık yaşam boyu olmayacaktır.
Anne ve babalar beslenme konusunda bilinçli olmalı, şişman olmanın sağlıklı olma anlamına gelmediğini bilmelidirler. Çocuklar, besinlerini anne ve babalarını mutlu etmek için değil karınlarını doyurmak için alırlar. Çocuğunuz yemeğini yemiyorsa bırakın yemesin. Kesinlikle üzülmeyin. Ancak bir daha ki öğüne kadar ona hiç bir şey vermeyiniz. Bir sonraki öğünde yemediği yemeği tekrar onun önüne koyun.“ Yemeğini yemiyor, aman aç kalacak “ endişesi ile;süt içirmek, şeker, çikolata, cips,bisküvi, kraker, kola,gazoz, hazır meyve suları,hazır meyveli sütler,hazır meyveli yoğurtlar gibi abur cubur şeyler vermek yanlış bir tutumdur.
Açlık insana çok şey öğreten önemli bir deneyimdir.
En iyi iştah ilacı onu aç bırakmaktır. Göreceksiniz sonunda kesinlikle yiyecektir. Yemeğe zorlanan çocuklar ileride ya çok şişman ya da çok zayıf çocuklar olmaktadırlar.
ÇOCUĞUNUZU KESİNLİKLE YEMEĞE ZORLAMAYINIZ. Israrla yemek yedirmeye çalışmayınız. Çocuğunuzun burnunu tıkayarak zorla verdiğiniz gıdanın onun için hiçbir besleyici değeri olmadığını bilin. Onu kusturur, hırçınlaştırır; problemini daha da büyütürsünüz. Geçici olan bu problemi sevgi, sabır ve anlayışla çözebilirsiniz.
Eğer çocuğunuzun yeterli miktarda besin almadığını düşünüyorsanız!
Aşağıdaki önerilere uyunuz.
1-Çocuğunuzu belirli aralıklarla besleyiniz. Öğün saatlerini mümkün olduğunca tüm aile bireylerinin birlikte olduğu saatlere denk getirmeye çalışınız.
2-Öğün aralarında çocuğunuza kesinlikle bir şey vermeyiniz. Özellikle çiklet, çikolata, gofret, bisküvi, kraker, çitos, kola, gazoz gibi abur cubur gıdalar çocuğunuzun iştahını olumsuz etkiler. Tokluk hissi verir ve gerçekten gereksinimi olan gıdaları almasını engeller.
3-Kendi kendine yemek yemesine ve parmaklarını kullanmasına izin verin. Orta yere bir örtü serin çocuğunuzu üzerine oturtun. Önüne eliyle, kaşıkla yiyebileceği yiyeceklerden koyun. Bırakın biraz eline yüzüne sürsün, biraz etrafa saçsın. Kendi kendine yiyebileceği 2 kaşık yemek sizin zorla yedirdiğiniz 1 tabak yemekten daha yararlıdır.
4-Yaşı uygunsa yemeği çocuğunuzla birlikte hazırlayın. Size yardım etmesine izin verin. Hazırlanmasına katkıda bulunduğu yemeği yemekten büyük zevk alacaktır.
5-Çocukların kalori gereksinimleri erişkinlere göre daha az olduğu için çabuk doyarlar ve doyduktan sonra da bir şey yemezler. Erişkinler doysalar bile yemek yemeğe devam edebilirler. O nedenle, sofrada uzun süre kalıp tüm yemekleri bitirmesi için ona baskı uygulamayınız. Sofrada en fazla 20-30 dakika zaman geçiriniz.
6-Onu anlamaya çalışın. Çok mu yorgun? Canı mı sıkkın? Hasta mı? Araştırın. Çocuklar hastalıklarında normal yediğinin üçte birini, dörtte birini yerler. Hastalıkları geçtikten sonra bu yemediği miktarı kısa sürede fazladan yiyerek telafi ederler. Endişelenmeyin. Ona hastalığı süresince sindirimi kolay sulu gıdalar sununuz.
7- Çocuğunuza neyi, ne zaman sunacağınıza(ASLA YEDİRECEĞİNİZE DEĞİL)siz karar verin. Ne kadar yiyeceğine bırakın ocuğunuz kendisi karar versin. Sizin göreviniz çocuğunuza belirli bir gıdayı zorla yedirmek değil, yalnızca sunmaktır. Eğer çocuğunuz gıdayı reddediyor, ağzını kapatıyor, gıdaları püskürtüyorsa, o gıdaya gereksinimi yok demektir. Elinizde tabak, kaşık çocuğunuzun peşinden koşturan anne baba olmayınız. ASLA AYAKLI KAŞIK OLMAYINIZ.
8- Aldığı süt miktarını azaltın, böylelikle diğer yiyeceklere yönelmesini sağlarsınız.8-12 ay arası çocuğunuzun alması gereken süt miktarı 500-700 cc, 1 yaşın üzerindeki bir çocuğun günlük alması gereken süt miktarı 300-500 cc arasındadır. Daha fazla süt alması çocuğunuzda kansızlığa neden olabilir.
9- Öğün sayısını azaltın. İlk aylarda 6-8 olan öğün sayısı giderek azalarak 8-12 ay arası 4-6 öğüne ve 1 yaşından sonra da 3-4 öğüne inebilir. Bazı çocuklar 2-3 öğünle de normal gelişimini sürdürebilirler.
10- Çocuğunuza sofra kurallarını öğretin. Yemekten önce mutlaka el yıkanmalı, yemekte başka şeylerle ilgilenilmemeli, televizyon karşısında asla yemek yedirilmemeli, yüksek sesle konuşulmamalı, bağırıp, çağırılmamalı, kavga ve tartışmalardan uzak durulmalı. Mümkün olduğunca sıcak samimi içten bir sohbet ortamı hazırlanmalı. Günlük olumsuzlukların bu havayı bozmasına izin verilmemeli.
Unutmayınız; çocuğunuz söylediklerinizden çok yaptıklarınızdan etkilenir. Davranışlarınızla ona örnek olmalısınız.Siz yemek seçmezseniz oda önüne konulan her türlü yemeği yiyecektir.Tabağınızdaki yemeği bitirdiğinizde göreceksiniz oda aynısını yapacaktır. Yemek sonrası ellerinizi yıkayarak ve dişlerinizi fırçalayarak ona örnek olunuz.
SÖZÜN ÖZÜ: SİZİN GÖREVİNİZ ÇOCUĞUNUZA BELİRLİ ARALIKLARLA BELİRLİ GIDALARI SUNMAKTIR. ASLA YEDİRMEK DEĞİLDİR. HANGİ GIDAYI NEZAMAN SUNACAĞINIZA SİZ KARAR VERECEKSİNİZ. HANGİ GIDADAN NE KADAR YİYECEĞİNE ÇOCUĞUNUZ KARAR VERECEKTİR.
Dr. Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
“Çocuğunuza kazandıracağınız en güzel alışkanlık okuma alışkanlığıdır”
Bebeğiniz artık çocuk oldu. Evde dolaşmaya, her yeri karıştırmaya başladı. Emekleme tam olarak oluşmuştur. Emeklemiyorsa da üzülmeyin.Bazı çocuklar hiç emeklemeden yürüyebilirler.Her bebeğin kendine özgü bir gelişme şekli vardır.Bir eliyle destek alarak veya hiç destek almadan ayakta durabiliyor.Kollarından tutulunca adım atmaya çalışıyor. Baş ve işaret parmakları arasında küçük bir eşyayı tutabiliyor. Küçük eşyaları yerden alabiliyor. Oyuncaklarını bir elinden diğer eline geçirebiliyor. Oyuncaklarını açık bir kutunun içine koyabiliyor. Parmağını deliklere sokabiliyor. Oyuncaklarından zevk alıyor, sevmediklerini itiyor.Etrafı karıştırmaya başlamıştır.Her an her yerde karşınıza çıkabilir.Bebeğiniz ana dili özelliklerini tanımaya başladı. İki heceli sesler çıkartabiliyor. Arada kendini ifade etmek için anlamsız seslerde çıkartabilir. Parmaklarıyla yemek yemeyi sever ve kendi kendine yemek yemeye başlayabilir. Bırakın yesin.Etrafı dağıtmasını,döküp saçmasını anlayışla karşılayın. 9. ay zeka belirtilerinin ortaya çıkmaya başladığı aydır. Ona yaptığınız her şeyi anlatın ve onunla mümkün olduğunca çok oyun oynayın.Oyun,en iyi öğrenme şeklidir.
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
BEBEĞİNİZİN BESLENMESİ
9. ay bebek beslenmesinde dönüm noktasıdır. Artık sizin sofranıza oturabilir. Aşırı yağlı, aşırı tuzlu ve kızartma hariç tüm yediklerinizden bebeğinize tattırabilirsiniz.Az miktarda kaya tuzu eklediğiniz yemeklerinizden de bebeğinize tattırabilirsiniz. Bu ay bebeğinizin beslenmesine Balık , Kuru baklagiller ve Gazlı sebzeleri ekleyeceğiz.
DEĞIŞİK TATLAR
BALIK: İçerisinde omega-3 yağ asitleri (EPA ve Özellikle de DHA beyin gelişimi için çok önemli) olduğu için kalp sağlığını ve beyin gelişmesini olumlu etkiler. Özellikle çocuklarda gözdeki retina tabakasının gelişmesine yardımcı olur. Yüksek miktarda Kalsiyum, fosfor, demir, protein, A ve D vitamini içerir.Bu özellikleriyle bebeğinizin ruhsal ve bedensel gelişimi olumlu etkileyerek bağışıklık sistemin güçlendirir. Bu nedenle bebeğinize haftada en az 1,olanak varsa 2-3 kez balık vermelisiniz.
Bebeğinize ilk başlayacağınız balıkların;sindiriminin kolay olması, kılçıksız olması,yoğun bir balık tadı-kokusu olmaması ve alerji yapma oranının düşük olması gerekir.Bu özelliklere sahip olan;Tavuk balığı,Mezgit,Dil balığı,Çinekop,Lüfer,Barbun,Kefal gibi beyaz etli balıklarla başlayabilirsiniz. 1 Yaşından sonra güvenilir yerlerden alacağınız ve çiftlik balığı olmadığından emin olduğunuz Deniz Levreği,Deniz Çipurası,Uskumru,Sardalye,Hamsi,İstavrit,Palamut,Tekir Gopez, ,lidaki, mercan,kolyoz, mırmır balığı gibi yağlı ve kokusu daha belirgin balıkları da verebilirsiniz. Balığın taze ve kılçıklarının çok iyi temizlenmiş olmasına dikkat ediniz.Taze balığın; eti sıkı ve derisi parlaktır,solungaçları parlak ve kırmızıdır,balığa parmağımızı bastırıp çektiğimizde eti fazla içeri çökmez ve hemen eski haline döner,hafif bir doğal deniz ve yosun kokusu vardır,ağır kokmaz,suya bırakılınca dibe çöker,bayat balık su yüzünde kalır.Civa ve ağır metal birikimi riski nedeniyle (Ton balığı,Somon balığı,Morina balığı,Kılıç balığı gibi…) konserve balıklar,ağır dip balıkları ve avcı balıkları bebeğinize kesinlikle yedirmeyiniz.Alerjik etkisi çok yüksek olduğu için Midye, Karides,Istakoz,Yengeç,Kerevit gibi kabuklu deniz ürünlerini 3 yaşından sonra verebilirsiniz.Bebeğinize balığı 1-2 çay kaşığı miktarında başlayınız ve alerji belirtileri göstermiyorsa giderek arttırarak 100 gr miktarına kadar ulaşabilirsiniz.Bebeğinize vereceğiniz balıkları Fırında, haşlama,buğulama ya da ızgara şeklinde pişirebilirsiniz. Balıktan sonra anne sütü,süt, yoğurt verilmez şeklindeki halk inanışı doğru değildir. Balıkla birlikte süt ve süt ürünleri rahatlıkla tüketilebilir.
Sütlü balık: 1 bardak süte; yıkanmış, soyulmuş, çekirdekleri çıkartılmış 1 adet domates,bir orta boy kabukları soyulmuş ve ince doğranmış patates,bir tutam maydanoz ve yarım orta boy soğan koyunuz. Kaynamaya başlayınca içerisine yukarıdaki balıklardan birinden 40-50 gram kadar koyun.5-10 dakika pişirdikten sonra kılçıklarını çıkartıp, çatalla iyice ezip bebeğinize sunabilirsiniz.
Balık püresi: Bir adet orta boy patatesi soyup küçük parçalara böldükten sonra 15-20 dakika süre ile sıcak suda haşlayın, içine yukarıdaki balıklardan 40-50 gr kadar koyun ve 5-10 dakika daha kısık ateşte pişirin. Bu karışımın içerisine 1 çorba kaşığı rendelenmiş peynir, 1 tatlı kaşığı tereyağı ve 1 tatlı kaşığı limon suyu ekleyerek karıştırın. Bu karışımı 3–5 dakika da fırına verdikten sonra bebeğinize sunabilirsiniz.
Fırında balık köftesi: Soyup ufak parçalara böldüğünüz 1 orta boy patates ve 1 orta boy domatesi 1 çay bardağı süt içerisinde 10 dakika pişirin. Yukarıdaki balıklardan 40-50 gr kadar alın ve 1 yumurta ile iyice karıştırın. 1 çorba kaşığı sıvı yağ ekleyerek önceden hazırladığınız patates ve domates karışımı ile birlikte fırında 20 dakika pişirdikten sonra köfte şekline getirip bebeğinize sunabilirsiniz.
KURU FASULYE-NOHUT-MERCİMEKLİ SEBZE ÇORBASI: Bir gün suda beklettiğiniz kuru fasulye, nohut ya da mercimeğin kabuklarını iyice soyunuz. Bir ince pırasa,bir orta boy havuç,bir ufak soğan,bir adet yeşil biber ve bir tutam maydanozu iyice yıkayın.Kuru fasulye ya da nohudun dış kabuklarını çıkartın.1 su bardağı su ile ( Ortalama 180 cc ) karıştırarak 20-30 dakika kadar kısık ateşte pişiriniz. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı bitkisel sıvı yağ (örneğin;zeytinyağı) ekleyiniz. 2-3 dakika daha pişirildikten sonra ateşten alınız. Oda sıcaklığında ılımaya bırakınız.Daha sonra çatalla iyice ezip bebeğinize sunabilirsiniz.
BROKOLİ-KARNABAHAR-LAHANA-PIRASA YEMEĞİ: 100 gr kadar brokoli-karnabahar,lahana ya da pırasayı güzelce yıkayınız. 1 orta boy patates ve 1 orta boy havucu soyup yıkadıktan sonra ufak parçalar halinde doğrayınız. Tüm bu sebzeleri 1 su bardağı su ile ( Ortalama 180 cc ) karıştırarak 20-30 dakika kadar kısık ateşte pişiriniz. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı bitkisel sıvı yağ (örneğin;zeytinyağı) ekleyiniz. 2-3 dakika daha pişirildikten sonra ateşten alınız. Oda sıcaklığında ılımaya bırakınız.Daha sonra çatalla iyice ezip bebeğinize sunabilirsiniz.
KIYMALI SEBZE YEMEĞİ:Mevsim sebzelerinden (domates, patates, havuç, kabak, ıspanak, lahana, pazı, pırasa, brokoli, karnabahar, enginar, kereviz, taze fasulye, bamya, börülce, semizotu…) 2 ya da daha fazlasını güzelce yıkadıktan sonra ufak parçalar haline getiriniz.Bu karışımın üzerine 100 gr çift kıyılmış ve görünen yağları alınmış kuzu kıyması,bir orta boy soğan ve bir tutam maydanoz ekledikten sonra 1 su bardağı su ile ( Ortalama 180 cc ) karıştırarak 20-30 dakika kadar kısık ateşte pişiriniz. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı bitkisel sıvı yağ (örneğin;zeytinyağı) ekleyiniz. 2-3 dakika daha pişirildikten sonra ateşten alınız. Oda sıcaklığında ılımaya bırakınız.Daha sonra çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
DOLMALAR: Etli ve sebzeli olarak hazırlanan bu geleneksel yemeklerimiz çocuğunuz için gerekli tüm besleyicileri içerir. Sebzelere kıyma, pirinç, bulgur eklenmesiyle hazırlanır. İçine yumurta da eklenerek yenen kabak- biber- domates- patates dolmaları ve lahana-pazı sarması bizim toplumumuza özgü en güzel örneklerimizdir. Dolmaları; içi ve sebzesi ile birlikte kendi suyunda iyice eziniz. 2- 3 çorba kaşığı kadar yoğurt ekledikten sonra haftada 3–4 kez çocuğunuza verebilirsiniz.
PATATESLİ TAVUK: Bebeğinize vereceğiniz tavuk etinin; gezinen tavuk ya da organik tavuk olmasına dikkat ediniz.Bir orta boy patates ve 1 orta boy soğanı güzelce yıkadıktan sonra soyup küp şeklinde ufak parçalara bölünüz. Tavuğun göğüs ya da but kısmındaki etlerinden 100 gr kadar ince ince doğrayınız ya da kıyma makinesinden geçiriniz.Hazırladığınız bu malzemeleri 1 su bardağı su ile ( Ortalama 180 cc ) karıştırarak 20-30 dakika kadar kısık ateşte pişiriniz. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı bitkisel sıvı yağ (örneğin;zeytinyağı) ekleyiniz. 2-3 dakika daha pişirildikten sonra ateşten alınız. Oda sıcaklığında ılımaya bırakınız.Daha sonra çatalla iyice ezip bebeğinize sunabilirsiniz.
HAVUÇLU PIRASA: İki adet ince taze pırasa, iki adet orta boy havuç, bir adet orta boy patatesi ince ince doğradıktan sonra bir kaba koyunuz. Üzerine 2 çorba kaşığı pirinç ya da irmik ekleyiniz. 1 su bardağı su ile ( Ortalama 180 cc ) karıştırarak 20-30 dakika kadar kısık ateşte pişiriniz. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı bitkisel sıvı yağ (örneğin;zeytinyağı) ekleyiniz. 2-3 dakika daha pişirildikten sonra ateşten alınız. Oda sıcaklığında ılımaya bırakınız.Daha sonra çatalla iyice ezip bebeğinize sunabilirsiniz.
9-12 AYLIK ÇOCUKLAR İÇİN ÖRNEK BESLENME
KAHVALTI: Anne Sütü ya da 120-150 cc devam sütü + 1 dilim tam tahıl ekmeği ya da 4-5 adet bisküvi + 1 adet katı pişirilmiş yumurta sarısı+ 1 çorba kaşığı miktarında önceden suya koyulmuş tuzu alınmış beyaz peynir + 1 fındık büyüklüğünde tereyağı + 1 tatlı kaşığı ev yapımı pekmez- reçel ya da marmelat.
ÖĞLEN: Anne sütü ya da 120-150 cc devam sütü +Etli, kıymalı, tavuklu ya da balıklı sebze yemeği (domates, patates, havuç, kabak, ıspanak, lahana, pazı, pırasa, brokoli, karnabahar, enginar, kereviz, taze fasulye, bamya, börülce, semizotu…) + Pilav (pirinç, bulgur, makarna, erişte)+Yoğurt
İKİNDİ: Anne sütü ya da 120-150 cc devam sütü + 1 dilim ev yapımı pasta,börek, kek, poğaça, bisküvi ya da kurabiye +Meyve ( 1 elma, 1 armut, 1 şeftali, 1 portakal, 2 mandalina, 2-3 kayısı, 8-10 kiraz, 8-10 üzüm, 1 dilim karpuz, 1 dilim kavun ya da 1 muz)
AKŞAM: Anne sütü ya da 120 -150cc devam sütü + Sebzeli çorba (sebze, mercimek, şehriye, tarhana, pirinç, ezogelin ya da yayla çorbası ) +Fırında sebzeli et (dana-kuzu eti, kıyma, köfte, tavuk,hindi ya da balık ) +Peynirli makarna +Komposto – hoşaf (elma, armut, kayısı, üzüm, erik)
GECE: Anne sütü ya da 150-180 cc Mama firmaları tarafından üretilen içine su koyularak hazırlanan sütlü muhallebi (pirinçli, irmikli, buğdaylı, mısırlı, çavdarlı, yulaflı, bisküvili ya da meyveli muhallebi olabilir.)
Not:Bu liste çocuğunuza neler verebileceğinizi gösteren örnek bir listedir. Bu yiyeceklerin hepsini çocuğunuz almazsa da üzülmeyiniz. Daha az öğün ve daha az miktarlarla da çocuğunuz sağlıklı olarak normal büyüme ve gelişmesini sürdürebilir.
Afiyet olsun.
Başarı dileklerimle
Dr. Yılmaz BAY
Çocuk Sağlığı Uzmanı
İNSANLAR SEVME YETENEĞİNİ SEVİLE SEVİLE KAZANIR. HER FIRSATTA ÇOCUĞUNUZA SARILIN VE ONA YÜKSEK SESLE “SENİ SEVİYORUM” DEYİN.
Çocuğunuz sizi şaşırtmaya devam ediyor. Artık ayakta yer değiştirebiliyor. Eşyalara ya da duvarlara tutunarak tüm evi dolaşabiliyor. Yardımla yürüyebiliyor. Kendi kendine yemek yemeye çalışıyor. Tut,ver,al,götür getir gibi basit kelimeleri anlıyor ve söylediklerinizi yerine getirebiliyor.Komutlarınızı yerine getirdiğinde ona teşekkür edin.Ona öpücük gönderip ondan öpücük göndermesini isteyebilirsiniz.Göz,kulak,burun,yanak dil gibi vücut bölümlerini ona öğretebilirsiniz.
Mobilyalara, merdivenlere ve evdeki tüm yükseltilere tırmanmayı sever. Düşmemesi ve kendine zarar verici ilaçlar almaması için dikkatli olmalısınız. Müzik ve danstan hoşlanır,tadını çıkartın. Birlikte bol resimli kitaplara bakın. Belirli eşya ve hayvanların isimlerini bol bol tekrarlayın. Bu dönemde uykusu azalmıştır zorlamayın. Günde 1 kez öğleden sonra 1-1,5 saatlik uyku gündüz uykusu için yeterlidir.
Bu dönemde çocuğunuzu artık sofraya oturtunuz. Siz ne yiyorsanız ondan yiyebilir. Fazla tuzlu,acı, ekiş, kızartma, biberli, baharatlı gıdalar almamasına dikkat edin.Her türlü hazır gıdalar, ve bakkal iş abur cubur gıdalardan onu uzak tutun. Kaşığı kullanmaya alıştırın. Bu onun kendine olan güvenini arttıracaktır. Bırakın biraz döküp saçsın,etrafı kirletsin.
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
SOKAK ÇOCUĞU OLURSA DAHA MUTLU OLUR.
DEĞİŞİK TATLAR
SOĞAN-SARIMSAK: Doğal koruyucu,doğal anti oksidan,doğal antibiotik olan bu gıdaların besin değerleri de oldukça yüksektir. 9.Aydan sonra bebeğinizin beslenmesine eklemelisiniz.Öncelikle soğan ve sarımsağı ufak parçalara bölerek suda,buharda ya da fırında pişirdiğiniz yemeklere ekleyebilirsiniz.1 yaşından sonra özellikle yeşil soğanı çiğ olarak da bebeğinize sunabilirsiniz.Bu gıdaları yağda kavurarak ya da kızartarak bebeğinize kesinlikle vermeyiniz.
KEFİR: 9-10 ay dolaylarında bebek beslenmesine erkenden eklenmesi gereken,oldukça faydalı bir besindir.200 cc kadar inek ya da keçi sütünü 10 dakika kaynatıp oda sıcaklığına gelinceye kadar soğutun.(Pastörize süt kullanıyorsanız kaynatmanıza gerek yoktur.) Daha sonra cam kavanoza koyduğunuz oda sıcaklığındaki bu süte 1 tatlı kaşığı güvenilir bir yerden aldığınız kefir mayası ekleyin.Toz almayacak ama hava almasını da engellemeyecek şekilde temiz bir tülbent ya da gazlı bezle kavanozun ağzını kapatın.Karanlık bir ortamda 12-18 saat bekletin.Kefir taneciklerinin oluştuğunu gözledikten sonra buzdolabında 12-24 saat daha bekletin. Buzdolabından çıkarttıktan sonra temiz bir tülbent ya da gazlı bezle süzerek oda sıcaklığında çocuğunuza sunabilirsiniz.Kefir yaparken metal kap ya da kaşık kullanmamaya dikkat etmelisiniz.Yine yeterince temiz olmama olasılığına karşı tahta kaşık da kullanmayın.Çocuklar için uygun; silikon ya da polipropilenden yapılan, BPA, BPS gibi kimyasal zararlı maddeleri içermeyen kaşık kullanabilirsiniz.
SALÇA :Evde kendi yaptığınız tuzsuz salçayı 9.aydan sonra çocuğunuzun yemeklerine koyabilirsiniz.Domates ya da tatlı kırmızı biberden yaptığınız tuz ilave edilmemiş salçayı tüketeceğiniz miktarda cam bir kavanoza koyup üzerine çabuk bozulmaması için zeytinyağı ilave edin.Buzdolabındaki bu salçayı 15-20 gün süre ile tüketebilirsiniz.Eğer daha fazla miktarda salça yaptıysanız ve 20 günden daha uzun sürede kullanacaksanız; kalan miktarları yarım kiloluk saklama kaplarında derin dondurucuda saklayarak 5-6 ay süre ile kullanabilirsiniz.
ETLİ KARIŞIK SEBZE:100 gr .kadar genç ve taze kuzu,oğlak, (organik ya da doğal yemle beslenen) kaz, hindi ya da tavuk etini küçük parçalar halinde doğrayın.Evde bulunan sebzelerden 100 gr kadar (havuç , kabak , patates,domates,kereviz,tatlı biber,taze fasulye,bezelye,bamya , ıspanak, lahana, pazı,semizotu, karnabahar,marul ,pırasa,brokoli, enginar gibi) bir ya da birkaçını iyice temizlendikten sonra hazırladığınız et ile karıştırın.20-30 dakika kadar kısık ateşte kaynatın.İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
ISPANAK ÇORBASI:100 gr taze ıspanağın iç yapraklarını iyice yıkandıktan sonra sirkeli suda yarım saat bekletip tekrar yıkayın.Yarım çay bardağı pirinç,2-3 adet arpacık soğan,1-2 diş sarımsak ile karıştırarak bir çay bardağı su içinde hafif ateşte 5-10 dakika pişirin.İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyiniz. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
KEREVİZ KÖFTESİ:1 adet orta boy kereviz kökü, 1 adet orta boy soğan, 1 adet orta boy patates rendeleyip birbirleriyle iyice karıştırın.Üzerine 1 yumurta sarısı, bir çorba kaşığı zeytinyağı ve 1 çorba kaşığı buğday unu ekleyerek yeniden yoğurun.Daha sonra 5-10 gr lık küçük parçalar halinde köfte şekli verdiğiniz bu karışımı kaynayan suda 10 dakika pişirin.Çıkarıp biraz soğuttuktan sonra çocuğunuza sunabilirsiniz.
MERCİMEKLİ PIRASA: İki adet orta boy taze pırasa ve bir adet orta boy havucu ince ince doğrayın.2 çorba kaşığı yeşil mercimek ile 1 su bardağı su içinde ( Ortalama 180 cc ) karıştırılarak 20-30 dakika kadar kısık ateşte pişirin.İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
PİLAV(PİRİNÇ -BULGUR- MAKARNA-ERİŞTE): Etli ya da sebzeli yemeklerin yanında tok tutması için 9.aydan sonra bebeğinize bu gıdaları sunabilirsiniz.Bu gıdalar çocuğunuzun kendine olan güvenini arttıracaktır. Orta yere bir örtü serin çocuğunuzu ortasına oturtun.Önüne pilav ya da makarna tabağını koyun. Eline bir kaşık verin; bazen kaşıkla bazen elleriyle bazen de etrafa dağıtarak onu bitirdiğini ve bu işten büyük bir zevk aldığını göreceksiniz. Bu gıdaları çeşitli et,sebze,yoğurt ve soslarla zenginleştirerek besin değerini arttırabilirsiniz.
RUŞEYM: Buğdayın %3’ünü oluşturan,buğday tohumunun üremesini ve çimlenmesini sağlayan,buğdayın özüdür. Protein,karbonhidrat,doymamış yağ,vitamin,mineral ve lif bakımından oldukça zengindir.Bebeğinizin beslenmesine 9.aydan itibaren ekleyebilirsiniz.
Ruşeymli Bebek Kahvaltısı: 30-60 cc anne sütü ya da devam maması içine; 3-4 adet bebe bisküvisi, 1 yumurta sarısı, un haline getirilmiş 1 adet ceviz, 1 çorba kaşığı beyaz peynir, 1 tatlı kaşığı pekmez ve 1 tatlı kaşığı buğday ruşeymi karıştırarak bebeğinize sunabilirsiniz.
ÇOCUK YETİŞTİRME İLKELERİ
Çocuk yetiştirmek bir sanattır. Hem de dünyanın en zor, en yorucu ve en güzel sanatıdır. Genel doğrular yanında her topluma, her aileye, her bireye özgü doğrular farklı olabilir. Aynı ailedeki iki çocuktan birine uygulanan yöntem öbür çocukta başarısız kalabilir. Nasıl ki denize girmeden yüzme öğrenilmez, bunun gibi aile ve çocuk da olayı yaşayarak öğrenecektir. Çocuk yetiştirme sanatının ana ilkeleri SEVGİ, ANLAYIŞ, SABIR ve HOŞGÖRÜ dür. Çocuğunuzun olumlu davranışlarını destekleyin, olumsuz davranışları düzeltmeye çalışın. Gereğinden çok kollamayın, yeteneklerini aşacak kadar zorlamayın, onu tanımaya ve anlamaya çalışın. Sizin çocuğunuz ancak sizden farklı bir kişiliği olduğunu da unutmayın. Üstelik sizin bildiğiniz her zaman doğru olmayabilir.
Çocuk yetiştirirken çoğumuzun içine düştüğü yanlış davranışların başında;
Cezayı önde tutan sıkı tutum, her şeye boş veren gevşek tutum, ne zaman, nerede, ne uygulayacağı belli olmayan tutarsız tutumlar gelmektedir. Bunlardan sakınınız. Yine istediğinizi yaptırmak için kendinize acındırmayın ya da hatalarında küsmeyin. Gün boyu en yüksek perdeden avaz-avaz bağırmayın. Çocuğunuza beddua etmeyin, aşağılamayın, suçluluk duygusu aşılamayın, başkalarının yanında küçük düşürmeyin.
Dayağın; tüm insan ilişkilerinde olduğu gibi çocuk yetiştirmede de asla yeri yoktur.
Dayak cennetten değil, Ayşe hanımın yada Mehmet beyin elinden çıkmıştır..Dayak atanı utandıran, dövüleni küçülten, izleyenleri de en azından üzen bir davranıştır.Bir anlık öfkeyle verilen genellikle amacını aşan, kaybettirdikleri kazandırdıklarından çok daha fazla olan, etkisi kısa süren bir yıldırma yöntemidir. Sonunda dayak atan suçlu; dayak yiyen mazlum durumuna düşer. Genelde çocuklar suçlu olduğu için değil, anne ve babalar o gün günlerinde olmadıkları ya da sinirli oldukları için dayak yemiştir. Dayak atan anne ve babalar şöyle geriye dönüp bir baksalar ne kadar haksız ve gereksiz olarak çocuklarına dayak attıklarını göreceklerdir. Eğer çocuk dayakla düzelseydi ilk dayakla düzelirdi. Dayağın çocuk eğitiminde asla yeri yoktur, kesinlikle denemeyiniz.
“Çocuğumuzu yetiştirirken nasıl davranalım? “ sorusuna gelince; öncelikle kendi davranışlarınızla ona örnek olun. Önce kendinizi yetiştirin. Eşinizle çocuğunuzu yetiştirme konusunda ortak bir tutum belirleyin ve büyüklerin bu tutumu bozmasına asla izin vermeyin. Ceza vermeden önce mutlaka çocuğunuzu dinleyin. Yaptığını detaylı olarak anlatmasını isteyin. Olayı anlatırken çocuğunuz kendi yanlışlarını daha iyi görecektir. Siz de değişik bir bakış açısı ve onun gözüyle olayı değerlendirecek, acele ve yanlış karar vermeden önce düşünme fırsatı bulacaksınız.
Öncelikle suç işlemeden suça engel olmaya çalışmalısınız. Yapılmaması gereken davranışlar kesin bir dil ve kararlılıkla çocuğa belirtilmeli ve bundan kesinlikle ödün verilmemelidir. Çocuk ağlıyor, bağırıyor diye verilen ufak ödünlerin daha büyük ödünleri de beraberinde getireceği bilinmelidir.
Ona doğru ve yanlışı, iyi ve kötüyü kırmadan bağırmadan öğretmelisiniz.
Anlamayacağını düşünmeyin. Doğru ve yanlışı nedenleri ile birlikte anlatın. Hayır’ı çok sık kullanmayın kullandığınızda da her zaman her yerde geçerli olduğunu çocuğunuza anlatın. Bir şeyi yapmamasını isterken alternatif olarak şunu yapman daha iyi olur şeklinde bir davranış sistemi içerisinde olun. Onu tehdit ederek bir şey yapmasını istemeyin.
Daha büyük çocuklarda bazen ufak cezalar vermeniz gerekebilir. Öncelikle mümkünse yaptığını düzeltmesini isteyin Cezalar;bazen suçuna karşılık sevdiği bir şeyden yoksun bırakma, bir süre sokağa çıkmasını yasaklama, uzun olmama koşulu ile televizyon izlemesine izin vermeme, bir süre sinemaya gitmesini engelleme şeklinde olabilir. Bazen odasında kalmasını da isteyebilirsiniz ancak oda karanlık olmamalı ve kapısı da açık olmalıdır. Bazen de arkadaşına, anneanneye, babaanneye ya da yakın eş, dost ve akrabalara gitmesini katı olmamak koşuluyla bir süre yasaklayabiliriz.
Özünde sevgi olan her yöntem denenebilir. Kendi doğrularınızı eşiniz ve çocuğunuzla birlikte kendiniz belirlemelisiniz. Onunla konuşunuz. Sevgi, sabır ve hoşgörüyü elden bırakmayınız.
Anne ve babam biraz daha hoşgörülü olabilseydi dediğiniz günleri unutmayınız.
BOL SABIRLAR
Dr. Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı Uzmanı
Sağlıklı ve mutlu bir yaşam dileğiyle
BAŞARI; ALDIKLARINLA HAYATINI DEVAM ETTİRMEK DEĞİL, VERDİKLERİNLE YENİ HAYATLAR BAŞLATABİLMEKTİR.
Çocuğunuz her an 1–2 adım atarak sizi şaşırtabilir. Çok hareketlidir. Tutunarak değişik pozisyonları dener. Parmak ucuna basma, tek ayak üzerinde durma, yere eğilerek oyuncağını alıp tekrar doğrulma, ayakta iken düşmeden yumuşakça oturma en çok sevdiği oyunlar arasındadır. Evin her tarafı onun keşif alanıdır. “HAYIR, “ sözcüğünün anlamını bilir ama yine de yasakları çiğnemekten kendini alıkoyamaz. Asla pes etmeyin sözünüzün arkasında durun. Kesin bir tavırla ve tok bir sesle bunun neden “hayır” olduğunu ona anlatın. Siz en iyisi ona zarar verecek her şeyi ortadan kaldırın. İlaçları, deterjanları, kimyasal maddeleri, kapalı dolaplarda kilitleyerek saklayın.
Şekiller ve boyutlarla ilgilenir. Renkleri ayırt etmeye başlar. Kutular en sevdiği oyuncaklar arasındadır. “Bana kırmızı kutuyu ver, mavi kutudaki küçük topu getir.“ gibi komutlarla onun bu özelliklerinin gelişmesine yardımcı olabilirsiniz.
Artık daha çok kelimeyi anlamaya başladı. Hatta bilinçli olarak birkaç kelimeyi söyleyebiliyor. Al, getir, götür gibi basit emirlere uygun davranışlar gösteriyor. Topu getir dediğinizde alıp getiriyor,Dışarı çıkalım dediğinizde kapıya yöneliyor. Çocuğunuza iyi bir konuşma modeli olabilmeniz için;tok bir sesle, tane tane, yavaş ve anlaşılır bir şekilde konuşun. Konuşmalarınızı beden dili ile destekleyebilirsiniz. Çocuğunuzun konuştuklarını tekrar edin ancak onun sözcüklerinin doğrusunu ve normalini söyleyin. Hiç bir zaman gezme yerine ADDA, banyo için BICI BICI demeyin. Çocuğunuz; sözcükler bir anlam taşıdığı takdirde konuşabilir. O nedenle sözcüklerin anlamlarını resim, jest ve hareketlerle geliştirip destekleyin.
Evde çıplak ayaklarla yere basması ayak kaslarının gelişmesi için oldukça iyidir. Dışarı çıkarken yumuşak tabanlı, topuk kısmı sert,ayağın çukurluğuna gelen kısmı hafif yükseltili,ayak bileğini saran,ayağı terletmeyen mevsimine göre deri veya bez bir ayakkabı giydirebilirsiniz. Ayakkabı çocuğun ayağından en fazla 1 cm. büyük olmalıdır. Asla başkasının ayakkabısı kullanılmamalıdır. Yürümeyi öğrenirken bazen de düşecektir. Kendisinin kalkmasına izin verin. Olayı abartmayın.Gerekiyorsa yardım edin. Sonra yeniden yürümesi için cesaretlendirin hatta teşvik edin.
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
DEĞİŞİK TATLAR
BAHARAT; 10-11.Aydan sonra bebeğinizi baharatla tanıştırabilirsiniz.Bebeğiniz sütünüzü alıyorsa ve sizde baharat kullanıyorsanız;sizin kullandığınız baharatlar sütünüze geçtiği için bebeğiniz o baharatları zaten daha önce tatmıştır.Baharatların sindirimi daha zordur ve alerjen etkileri daha fazladır.O nedenle baharatları bebeğinize sunarken 4-5 gün tek bir baharatı sunmalısınız.Sindirim ya da alerji problemi görmezseniz diğer baharatlara geçebilirsiniz.
İşte 10.aydan sonra bebeğinize sunabileceğiniz baharatlar;
Nane,Zencefil,Kimyon,Zerdeçal,Tarçın,Fesleğen,Biberiye,Dereotu,Tatlı kırmızı biber,Tatlı karabiber,Dolmalık biber,Kekik
BEZELYE ÇORBASI : 1 çay bardağı bezelyeyi; ufak parçalara ayrılmış 1 orta boy patates,1 orta boy havuç,1 orta boy soğan,2 diş sarımsak ile karıştırarak 1 çay bardağı et ya da tavuk suyu olan bir kap içerisine boşaltın. 20-30 dakika kadar kısık ateşte pişirdikten sonra ineceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
ISIRGAN OTU YEMEĞİ: Isırgan otu A,C,E vitamini,mineraller ve posa yönünden oldukça zengin bir gıdadır.Deri üzerinde rahatsızlığa neden olan dalama özelliği ısıtılınca kaybolur. Genç ve taze ısırganların yeşil yapraklı dallarından 50-60 gr kadar iyice yıkandıktan sonra bir kaba koyunuz.İçerisine 2 çorba kaşığı buğday unu,1 çorba kaşığı pirinç ya da bulgur,bir orta boy patates,bir orta boy soğan,2 diş sarımsak küçük parçalara ayırarak ekleyin.Tüm bu karışımı 1 çay bardağı su içinde20-30 dakika kadar pişiriniz. . İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
ENGİNAR ÇORBASI: 2 adet enginarın kök kısmı ve iç yapraklarını iyice temizledikten sonra bir orta boy havuç ve bir orta boy patatesle birlikte ufak parçalara bölün.Yarım çay bardağı pirinç ekleyerek 1 çay bardağı su içinde20-30 dakika kadar kısık ateşte pişirin. İneceğine yakın içine 1 çay bardağı yoğurt,1 çorba kaşığı tam buğday unu,1 yumurta sarısı ve 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
BAMYA ÇORBASI: 100 gr taze bamyayı yıkayıp iyice temizledikten sonra; bir orta boy soğan,bir orta boy kabukları soyulmuş domates,2 diş sarımsakla birlikte 1 çay bardağı su içinde 10-15 dakika kaynatın. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
TATLI BİBERLİ BROKOLİ: 2-3 dal brokoli,2-3 adet kırmızı biber,1 orta boy soğan,1 orta boy patates,1 orta boy havuç,2-3 diş sarımsağı iyice yıkayıp temizledikten sonra 1 çay bardağı su içinde 2 çorba kaşığı irmik ilave ederek 20-30 dakika kadar kısık ateşte kaynatın.İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
KURU YEMİŞ (CEVİZ,FINDIK,BADEM): Kuru yemişler iyi bir bitkisel protein,Omega-3 ,vitamin ve mineral kaynağıdır.Kuru yemişler alerjik gıdalardır.Aile üyelerinde alerji yoksa 9-10 ay dolaylarında bu gıdalara başlanabilir.Alerji etkisi daha az olduğu için önce cevizle başlayın. Sırayla 7-10 gün ara ile fındık ve badem şeklinde yeni kuru yemişleri bebeğinizin beslenmesine ekleyebilirsiniz. Alerji etkileri daha çok olduğu için Yer fıstığı ve Antep fıstığı gibi kuru yemişleri 2 yaşından sonra deneyin. Kuru yemişleri solunum yollarına kaçma olasılığına karşı havanda iyice ezerek ya da rondodan geçirerek un haline getirip bebeğinize öyle sununuz.5 yaşına kadar çocuğunuzun yanında kuruyemiş yemeyiniz.Farkında olmadan etrafa dökülen kuruyemişleri çocuğunuz bulup ağzına götürebilir bu da çocuğunuzun solunum yollarına kaçarak ağır solunum yolu problemlerine neden olabilir.Kuruyemişleri ilk gün 1 çay kaşığı şeklinde başlayıp 2-3 gün arayla arttırarak 10-15 gün içerisinde 1-2 tatlı kaşığına kadar çıkabilirsiniz.
Aile bireylerinden bir ya da bir kaçında asthma, alerjik nezle, besin alerjisi ve egzama gibi alerjik hastalık varsa kuruyemişlere 1 yaşından sonra başlayınız.Un haline getirdiğiniz bu kuru yemişleri önce bebeğinizin dudağına değdiriniz. Yarım saat içerisinde; dudak kenarlarında, vücutta ,göz kapaklarında şişme,döküntü, kaşıntı,kızarıklık, nezle, öksürük, kusma, ishal görülmüyorsa bu kez kuru yemişleri ağızdan yerım çay kaşığı miktarında başlayıp yavaş yavaş 2-3 gün arayla arttırarak 10-15 gün içerisinde 1-2 tatlı kaşığına kadar çıkabilirsiniz.
KARACİĞER: Demir, protein, A ve D vitamini yönünden oldukça zengindir. 9.aydan sonra haftada 1-2 öğün bebeğinizin beslenmesine ekleyebilirsiniz.(Beyin dahil diğer sakatatları önermiyorum.) Taze kuzu,oğlak,organik tavuk,hindi ve kaz ciğeri verebilirsiniz.Çocuğunuza dana ciğeri vermeyiniz çünkü kasaplarda,marketlerde satılan dana ciğerlerinde çok fazla toksik madde,antibiyotik ve hormon kalıntısı bulunmaktadır.Ciğeri üzerindeki zarı çıkarttıktan sonra iyice haşlayın.Haşlanınca ciğer sertleşir.Sertleşen bu ciğeri rendeden geçirin. 1-2 tatlı kaşığı şeklinde başlayıp giderek arttırarak 2–3 çorba kaşığına kadar çocuğunuza verebilirsiniz.Karaciğeri çorbalara ya da sebze pürelerine karıştırarak da bebeğinize verebilirsiniz.
MEMEDEN KESME
Anne olmak her dönem sonsuz sevgi ve sabır gerektirir ancak memeden kesme dönemi ise bu sevgi ve de sabrın doruklara ulaşma dönemidir.Acaba meme vermeyi ne zamana kadar sürdürmeliyim düşüncesi artık beyninizi kurcalıyor. Bunun belli bir süresi yoktur. Buna çocuğunuzla birlikte siz karar vereceksiniz.1 yaş dolayları memeden kesme için uygun olabilir. Ama çocuğunuz tüm ek gıdaları alıyor üstüne de sizi emiyorsa ve gelişmesi de iyi ise emzirmeyi 3-4 öğünü geçmeme koşuluyla 2 yaşına hatta emmeye devam ediyor ve iyi gelişiyorsa 3 yaşına kadar da sürdürebilirsiniz. 1 Yaşından sonra çocuğunuz ek gıdaları yeterince almıyor, özellikle de katı gıdaları yeterince almıyorsa ,anne sütüne güveniyor, anne sütünün tadını diğer yiyeceklerde bulamadığı için ek gıdaları almıyor olabilir. Bütün gün ve özellikle de geceleri sizin memenizden ayrılmıyor, sürekli olarak sizi emmek istiyor ve geceleri emmek için sizi ve kendini uyutmuyor ise ;anne sütünü mutlaka kesmelisiniz. 4-6. aydan beri yavaş yavaş tüm gıdaları beslenmesine ekledik. Doğal olarak anne sütü azaldığı gibi çocuğunuzun da anne sütüne ihtiyacı azaldı.1 yaş dolaylarında anne sütünün potasyum, çinko ve protein düzeyleri bebek için tek başına yeterli olmayabilir. Yine çok uzun süre meme emen çocuklarda diş çürümelerine, yatarak meme emme kulak enfeksiyonlarına neden olabilir. Onun için anne sütü yeterli olsa bile 1 yaş dolaylarında anne sütüne ek olarak mutlaka kaşıkla ek besinleri çocuğunuz almalıdır.
Öncelikle hislerinizi kontrol edin. Hala bebeğinizi emzirmekten zevk alıyor musunuz? Yoksa sık sık bu işi yapmak, hayatınızı buna göre düzenlemek size yük olarak mı gelmeye başladı? Bunları iyice düşündükten sonra çocuğunuzu memeden kesmek için eşiniz ve çocukla ilgilenen yakınlarınızla birlikte bir gün belirleyin ve o gün geldiğinde kararınızı ödünsüz bir şekilde uygulayın. Kesinlikle bir daha geri dönmeyiniz. Bu geri dönüşler memeden kesme dönemini daha da zorlaştırır. Memeden kesmeyi sakin bir zamana denk getirin. Hastalık, seyahat, diş çıkarma gibi durumlar da memeden kesmeyi ertelemelisiniz.Çocuğunuzu 3 yaşına kadar emzirdiyseniz; 3 yaşından sonra anne sütünü mutlaka kesmelisiniz.
Emzirmeyi sonlandırmanın çeşitli yöntemleri vardır.1 yaş altı çocuklarda en iyi memeden kesme yöntemi yavaş yavaş yapılandır. Her 5–6 günde bir öğün azaltılarak günde 1-2 öğüne inilir. Bir 15–20 gün böyle sürdürülür. Daha sonra o 1–2 öğün de kaldırılır. Daha büyük çocuklarda bu yöntemi uygulamak zor olabilir. 1 Yaş dolaylarında memeden kesmeyi düşünüyorsanız önceden hafta sonuna denk gelecek bir gün belirleyin.Çocuğunuzla da bunu konuşun ve o gün geldiğinde çocuğunuzu birden memeden kesmelisiniz. Çocuğunuzla yalnız kalmamaya çalışmalısınız.Babasıyla,dedesiyle anneannesiyle, babaannesiyle daha çok zaman geçirmesini hatta onlarla yatmasını sağlayabilirsiniz.Parklarda,bahçelerde,kalabalık ortamlarda,başka çocuklarla oynarken memeyi daha az hatırlayacaktır.Dış ortamlarda bulunmasını sağlamalısınız
Memeden kesme döneminde göğüslerinizde ağrı ve dolgunluk hissedebilirsiniz. Yalnızca dolgunluk hissini azaltacak kadar bir miktar sütü sağıp boşaltabilirsiniz. Boşalttığınız bu sütü çocuğunuza vermeyiniz. Memenize; vücut sıcaklığının biraz altında bir suya batırılmış havlu koyarak memenizdeki dolgunluk hissini azaltı Eğer ağrınız çoksa paracetemol ya da ibuprofen cinsi bir ağrı kesici kullanabilirsiniz. Memeden kesme döneminde kendinizi biraz üzgün hissedebilirsiniz. Bu normaldir. Şunu da unutmayın; bebeğiniz artık size bağımlı olmaktan kurtuldu. O artık özgürce her şeyi tadan bir birey oldu.
BEBEĞİNİZ YEMEĞİNİ PÜSKÜRTÜYOR, GIDALARI FIRLATIYORSA;
Zaman zaman bütün bebekler önündekini sağa sola atmaktan,ağzındakileri dışarı püskürtmekten büyük zevk alırlar. Özellikle bunu doyduktan sonra yaparlar. Ancak bu davranışlar aşırı boyutlara ulaşırsa;
YERE DÜŞÜRDÜĞÜNÜ YİYEBİLİR Mİ?
Annelerin kafasını kemiren en önemli sorunlardan biri de budur. Evet, çocuğunuz kendi evinizde yere düştüğünü yiyebilir. Yerler tam steril değildir. Biraz mikrop barındırabilir. Bu mikroplar çocuğunuzda önemli bir rahatsızlığa yol açmaz. Bir süre sonra yaşadığı ortamdaki mikroplara alışacaktır. Bu teması doğal bir aşılama olarak düşünün. Ara sıra dış ortamda da tozla, toprakla, temasına izin verin.KİRLENMEK GÜZEL ŞEYDİR.
BEBEĞİNİZLE YOLCULUK
Ev dışına çıkmanız bebeğinizle yolculuk demektir. Ekstra bir hazırlık gerektirir. Bu yolculuk komşu ziyareti, yakındaki bir park olabildiği gibi şehirlerarası ya da ülkeler arası bir yolculuk ta olabilir. Elbette yolculuğun durumuna göre hazırlıklarda farklıdır. Yolculuğa çıkarken genelde aşağıdakileri yanınızda bulundurun;
Yedek giysiler, bebek bezleri, kullanılıp atılan poşetler, bebek önlükleri, peçete, krem, sterilize emzikler, biberonlar, içilmek üzere hazırlanmış su, bebeğinizi oyalayacak oyuncaklar, askılar, bebek hasırı ya da battaniyesi.
ARABA YOLCULUĞU:
Dr. Yılmaz BAY
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
“Herkesin içinde öv; eleştirilerini bir kenara çekerek söyle.”
DOĞUM GÜNÜ KUTLU OLSUN, TÜM YAŞAMI SAĞLIKLI VE MUTLU OLSUN.
Gözünüz aydın. Bebeğiniz artık 1 yaşında. Anlama, kavrama ve iletişim becerilerinde büyük ilerlemeler gözlüyorsunuz. Birden koşarak size gelirse sakın şaşırmayın. İlk anlamlı sözcükler dilinden dökülmeye başladı. Gözünü, burnunu, kulağını gösterebiliyor. Başparmağını ve ‘şaret parmağını kullanarak cisimleri tutabiliyor. Yakalama alanına giren her şeyi uzanıp almak istiyor. Giyindirilirken, soyundurulurken size yardımcı oluyor. Kendi adını biliyor ve seslenildiği zaman dönüp bakıyor. Kaşığı ve bardağı iyice tutup kendini besleyebilir. Daha fazlasını oku
“İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz”
Evde artık duygularınızı, düşüncelerinizi sevinçlerinizi, üzüntülerinizi(Siz yine de üzüntülerinizi paylaşmayın) gerçek anlamda paylaşabileceğiniz bir dostunuz var. Evin her köşesinde karşınıza çıkabiliyor. Kendine özgü şarkılar söylüyor. 7 ile 20 kelime arasında biliyor. Kendi adını biliyor ve seslendiğiniz zaman dönüp bakabiliyor. Bildiği bir eşyanın ismini söyleyebiliyor. İstediklerini işaretle belli ediyor, altını ıslattığında gelip size gösterebiliyor ya da tuvaletini yapmak için koltuk,kapı,perde arkası gibi bir yere saklanıyor.
Elinden tutarsanız merdivenleri çıkabilir. Geri geri sürünerek inebilir, düşen oyuncağı almak için çömelebilir. Tahta küplerden ikili, üçlü-,dörtlü kuleler yapabilir. Resimli kitaplara bakmaktan hoşlanır. Birkaç sayfayı birden çevirebilir. Kalemle çizgiler çizip karalamalar yapabilir. İlk karalama girişimleriyle kendini yazılı olarak anlatmaya başlar. Oyuncak bebeğine yemek yedirmek gibi basit günlük etkinlikleri taklit eder. Benim, senin, onun gibi zamirleri; hayır, olmaz gibi olumsuzlukları kullanır.
Mümkün olduğunca ona sık kitap okuyunuz. Sevdiği kitapları tekrar tekrar okuyun. Renkli, resimli kitapları kendisinin tutmasına ve karıştırmasına izin verin.
OYUNCAK SEÇİMİ
HANGİ OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ?
DEĞİŞİK TATLAR
ÇORBALAR: Alımının kolay olması nedeniyle çocukların en sevdiği gıdalar arasındadır. Sevmediği birçok gıdayı çorbaların içerisine karıştırarak çocuğunuza verebilirsiniz.
İşte size 3 Örnek;
Etli Sebze Çorbası:100 gr kuzu eti,1 orta boy havuç,1 orta boy patates,1 orta boy kereviz,1 küçük soğan ve 2 diş sarımsağı 1 bardak su içinde karıştırın.Üzerine 1 çorba kaşığı un ilave edip kısık ateşte 20-30 dakika pişirin. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
Bahar çorbası: 100 gram kabukları soyulmuş bezelye, 2 taze havuç, 2 yaprak marul, 1 orta boy soğan ve 2-3 dal maydanozu 1 su bardağı kadar su içerisinde 20-30 dakika pişirin. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
Domatesli ekmek çorbası: 1 adet domatesi soyup çekirdeklerini çıkardıktan sonra küçük parçalara bölün. Orta boy bir soğanı ince ince kıyın. Domates ve soğanlara 2 dilim kurutulmuş ve ince doğranmış ekmeği ekleyin. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra üzerine 2 çorba kaşığı rendelenmiş peynir ekleyerek oda sıcaklığında çocuğunuza sunabilirsiniz.
BALIK KÖFTESİ: Sardalye, hamsi, lüfer, mezgit, barbun, tavuk balığı, dil balığı gibi balıklarla yapılabilir. 1 orta boy patates, 1 orta boy havuç, 1 orta boy soğan ve 200 gr balığı ufak ufak doğradıktan sonra bir kapta 15 dakika haşlayın. Ateşten aldıktan sonra onlardan ufak ufak köfteler yapın. 1 yumurtayı bir kapta iyice çırptıktan sonra üzerine galeta unu ekleyin. Yaptığınız köfteleri bu karışıma batırın. Daha sonra zeytinyağı koyulmuş yanmaz tavada 5-6 dakika pişirip oda sıcaklığında çocuğunuza sunabilirsiniz.
ETLİ KABAK DOLMASI:100 gr kıymayı ince ince kıydığınız soğan, sarımsak, dereotu, domates ve pirinçle karıştırın.Bu karışımı içini boşalttığız kabakların içine doldurun.Kabakların ağzını domatesle kapatın. Kabakların üzerini geçmeyecek kadar su ilave edin. Kısık ateşte 20-30 dakika pişirin. İneceğine yakın içine 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyin. 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
MAKARNA: Bütün bebeklerin en sevdiği yemeklerin başında makarna gelmektedir. Parmaklarıyla kolayca yakalayabileceği kelebek, midye, bukle veya deniz kabuğu şeklindeki makarnaları tercih edebilirsiniz. Makarnayı mutlaka pilav gibi kendi suyunda pişirin Kolayca almadığı birçok gıdayı soslu makarnayla karıştırarak çocuğunuza sunabilirsiniz.
İşte size iki örnek;
Yeşil soslu makarna: 1 adet kabak,6 adet yeşil fasulye, 1 adet domates,1 küçük soğanı küçük parçalar halinde doğrandıktan sonra 20-30 dakika pişirin. Püre haline getirilerek pişmiş makarnanın üzerine dökün. Bu karışımın üzerine 1 çorba kaşığı rendelenmiş peynir ilave ederek çocuğunuza sunabilirsiniz.
Etli makarna: 50-100 gr kadar kuzu kıyma ya da organik tavuk eti gibi etlerden birisi 20-30 dakika kadar haşlanır. Daha sonra ufak parçalara bölünen bu etler haşlanmış makarnanın üzerine dökülür. 1 çorba kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyerek bu karışımı 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra oda sıcaklığında çatalla iyice ezip çocuğunuza sunabilirsiniz.
BAL KABAKLI KEK : 100 gr balkabağını 20 dakika haşladıktan sonra iyice ezin.1 yumurta,yarım çay bardağı zeytinyağı,2-3 adet ceviz ya da badem,1 çorba kaşığı kuru üzüm,1 çay kaşığı tarçın,yarım paket kabartma tozu ve yarım çay bardağı buğday ununu balkabağı ile karıştırın.Hazırladığınız bu karışımı önceden 200 dereceye kadar ısıttığınız fırında 20 dakika pişirdikten sonra oda sıcaklığında çocuğunuza sunabilirsiniz.
MUZLU MUHALLEBİ : 1 çay bardağı süt,1 çay bardağı buğday unu,2 tatlı kaşığı toz şeker ve 1 paket vanilyayı karıştırarak kısık ateşte 10 dakika pişirin.Ateşten aldığınız bu karışımın içine yarım çay bardağı kakao,ince dilimlenmiş 2 adet muz,1 çorba kaşığı kuru üzüm,1-2 adet ceviz-badem ya da fındık ekleyin.Tüm bunları iyice karıştırdıktan sonra kısık ateşte 10 dakika daha pişirdikten sonra oda sıcaklığında çocuğunuza sunabilirsiniz.
SALATALAR: Bebeğinize artık salata şeklinde çiğ sebzeleri de verebilirsiniz.Başlangıçta (Mevsiminde ve tarladan olma koşuluyla)Domates ve salatalık dilimlerini eline verebilirsiniz. Sonra bu yiyeceklere havuç, patates, kabak, marul,maydanoz,nane,dereotu, yeşil soğan-kuru soğan,pancar, lahana,Yeşil fasulye,bezelye gibi yeşil yapraklı sebzeleri de ekleyebilirsiniz.Tüm bunları tek tek verebildiğiniz gibi birçoğunu karıştırarak içerisine zeytinyağı,limon ya da sirke ekleyerek de verebilirisiniz.
Afiyet olsun!
ÇOCUK VE TELEVİZYON
Yazıma başlamadan önce hemen belirteyim.Televizyon,bilgisayar,tablet,Laptop,CD,DVD ,akıllı telefon videoyu ve tüm görsel ,işitsel oyun araçlarını aynı kategoriye koyuyoruz.Televizyon için söylediklerimiz diğerleri için de geçerlidir.
20.Yüzyılın en büyük buluşları arasında yer alan TV insanlık adına büyük gelişmelere sebep olmuştur. Aile hayatını;milattan önce ve milattan sonra gibi TV’den önce TV’den sonra diye 2’ye ayırmak mümkündür.
Televizyondan önceyi; aile yaşamı için karanlık, televizyondan sonrayı ise aile yaşamı için aydınlık dönem olarak nitelendirebiliriz.
Çağımızın en önemli kitle iletişim aracı olan televizyonun çocuklara yararlımı; zararlımı? olduğu hep sorgulana gelmiştir. Bu soruyu ben bıçak insana yararlımı,zararlımı ya da uranyum insanlık için yaralımı ,zararlımı? şeklinde algılıyorum. Bıçakla elma soyarsak yararlı, elimizi kesersek zararlı.Uranyum atomundan elektrik enerjisi üretebiliriz ve yararları sonsuzdur.Atom bombası yaparsak da zararları sonsuzdur.Bunun gibi televizyonu olumlu kullanırsak elbette ki yararlıdır.Gereğinden çok ve yerli yersiz kullanırsak elbette ki zararlıdır.Azı karar,çoğu zarar ilkesi çoğu şeyde olduğu gibi burada da geçerlidir.
Televizyonun çocuklara olan olumsuz etkilerini söyle sıralayabiliriz;
*Öncelikle çocuk cansız bir varlık karşısındadır. Konuşmasına, bakışına, gülümsemesine karşılık vermeyen ,gönderdiği iletişim ve etkileşim mesajlarını algılamayan sert ve soğuk bir cisim karşısındadır.
*Duygusal ve sosyal uyarıdan yoksundur.
*Çocuklar televizyon başında hareketsiz kalmakta enerji harcamamakta.
*Yine televizyon başında farkına varılmadan gereğinden fazla besin tüketilmekte,
*Reklamlardan olumsuz etkilenilerek kalorisi yüksek besin değeri az besinler tüketmekte ve buda çocukta fazla kiloya neden olmaktadır.
*Çocuk olaya katılamamakta önüne ne sürülürse onu kabullenmekte,fikir yürütememekte,soruları cevapsız kalmakta,sevgi ve sıcaklık bulamamaktadır.
*Sosyal gelişimi olumsuz etkilemekte çevre ve arkadaş ilişkilerini bozmakta.
*Zamanı tüketmekte; diğer aktivitelere, oyuna, ödeve, okumaya zaman kalmamaktadır.
*Gecenin geç saatlerine kadar anne ve babanın yanında televizyon izleyen çocukta uyku ritmi bozulmaktadır.
*Çocuk için hazırlanmayan bazı programlar dil gelişimini olumsuz etkilemekte hatta konuşma bozukluğuna neden olmaktadır.
*Dili çocuklar konuşarak ve tekrar ederek öğrenmekte televizyon bu konuşma ve tekrarı engellediği için konuşmayı geciktirmektedir.
*Aşırı şiddet ve abartılı cinsellik içeren filimler çocuğun ruh sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Televizyon da ki şiddetin çocuğun ruh sağlına olan olumsuz etkileri;
8 yaşın altındaki çocuklarda soyut düşünce oluşmamıştır,gerçek ve fantezi arasında ki ayırım henüz yapamazlar.Çocuklar için hazırlanmayan programlarda gerçek ile rolü birbirlerine karıştırırlar ve T.V de gördükleri her şeyi gerçek olarak değerlendirirler ve olduğu gibi algılar.Çocuklar gördüklerini öğrenir ve uygularlar. Genelde filmlerde şiddeti uygulayan kahramandır, şiddet uygulanan kötü adamdır. Çocuk problemleri çözmek için şiddet uygulanmasını normal olarak değerlendirir ve çevresine de uygulamak ister. Yine şiddeti göre göre şiddete karşı duyarsızlaşır. Bazı filmlerde şiddet komedi ve cinsellikle işlenir.Bu gibi filimler karşı tarafa zarar verirken eğlence ve zevkte uyandırdığı için daha da zararlıdır.
Sonuçta çocuklarda saldırgan davranışlarda artma, kendine ve yakınlarına zarar geleceği korkusu, uyku bozuklukları, gece kabusları, saldırganı model alma, güçlünün yanında olma gibi ciddi bozukluklara neden olduğu için çocukların şiddete tanık olmasını asla istemiyoruz.
Anne babalar çocukları ile televizyon izlerken istenmeyen bir görüntüyle karşılaştıklarında;
Öncelikle anne-babalar çocuklarına hangi programı izleteceklerini ve hangi programı birlikte izleyeceklerini baştan belirlemelidirler.
Birlikte izledikleri bir programda programın gidişi istenmeyen bir sahneye doğru ise çocuğa fark ettirmeden ilgisini başka alana yöneltmelidirler . Örneğin bu birlikte oyun oynamak, kitap okumak, dışarı çıkmak, oyuncaklarına yöneltmek olabilir.
İstenmeyen ani bir görüntü karşısında ise “ Evladım bu program bize göre değil. Bunu izlemek yerine gel seninle şu aktiviteleri yapalım” diyerek yine çocuğun merakının artmasına neden olmadan başka uğraşlara yöneltmelidirler.
Televizyon izlemenin çocuğa olan yararları;
*Televizyon çocukların işitsel,görsel uyaranlarla,öğrenmesine,bilgilenmesine ve eğlenmesine katkıda bulunur..
*Eğitici programlarla derslerine yardımcı olur.
*İlgi alanlarını genişletir.
*Çocuklar için hazırlanmış müzik programları ile ruhsal doyumu sağlar.
*Haber ve belgesel programları ile dış dünya, çevre ve diğer insanlarla ilgilenmesine yol açar.
*Savaş, yoksulluk gibi hayatın gerçeklerinden haberdar olmasını sağlayarak, yalnız kendini değil dış dünyayı da düşündürerek bencillikten uzaklaştırır.
*Özel hazırlanmış çocuk programları ile dilini doğru ve düzgün kullanmasını sağlar.
*Zamanında başlanan yabancı dil programları ile ikinci bir dil öğrenmesine katkıda bulunur.
*Daha büyük çocuklar doğru Internet kullanımı ile gerekli sonsuz bilgiye kolayca ulaşarak derslerinde,ödevlerinde büyük kolaylıklar sağlayabilirler.
*Eğitici sağlık programlarını izleyerek sağlıkları hakkında doğru ve yararlı bilgiler edinebilirler.
Televizyondan daha verimli yararlanmak için belli kurallara uyulmalıdır,
Her şeyde olduğu gibi burada da anne- babalar çocuklarına örnek oluşturmalıdırlar. Çocuklar gördüklerini uygularlar. Kendisi bütün gün televizyon başından ayrılmayan anne baba çocuğuna kural koyamaz. Başta anne baba olmak üzere evde yaşayan herkesin bir televizyon izleme programı olmalıdır. Bu program ev işlerini, yemeği, oyunu, kitap okumayı, ders çalışmayı ve aile içi kaynaşmayı olumsuz etkilemeyecek ve her birine yeterli zaman bırakacak bir program olmalıdır. Yan yana değil birlikte yaşayan bir aile yapısı içinde olunmalı, çocuk yaşamın her alanına katılmalıdır.
*3 Yaşın altındaki çocuklar kesinlikle televizyon karşısında olmamalı ve onlara televizyon izlettirilmemelidir.
*3-6 yaş arasındaki çocukların televizyon başında geçirdikleri günlük süre 2 kez 30-45 dakikayı geçmemelidir. Yaşlarına uygun çocuklar için özel olarak hazırlanış televizyon kanallarındaki programlardan ya da normal kanallardaki yaşlarına uygun çocuk programlarından yararlanılabilir.
*6-12 yaş arasında çocuklar hafta içi günlük en fazla 1 saat, hafta sonları ise 2-3 kez 30-45 dakika süre ile televizyon izleyebilirler.
*16 YAŞ ALTINDAKİ ÇOCUKLAR ASLA YALNIZ BAŞINA TELEVİZYON İZLEMEMELİ. Anne babalar çocuklarla birlikte televizyon izlemeli, programları değerlendirilmeli, çocuğun görüşü sorulmalı, karşılaşılan olaylar hakkında fazla detaya girmeden yorumlar yapılmalı ve onun da yorumlara katılması sağlanmalıdır.
*Hangi süre ile ve ne çeşit programın izleneceği önceden planlanmalı, günlük, haftalık, aylık programlar yapılmalı.
*Televizyon başında çocuklara asla yemek yedirilmemeli.
*Bir seferde 30-45 dakikadan fazla televizyon izlenmemeli.
*Çocuğun günde en fazla 3 kez 30-45 dakika televizyon izlemesine izin verilmeli.
*İstenmeyen görüntülerin yer alabileceği programlardan kaçınılmalı.
SAĞLIKLI BİR RUHSAL VE BEDENSEL GELİŞİM İÇİN ÇOCUKLAR MÜMKÜN OLDUĞUNCA TELEVİZYONDAN UZAK AKTİVİTELERE YÖNLENDİRİLMELİDİR
Çocukların en önemli uğraşı oyundur. Büyük için iş neyse çocuk içinde oyun aynıdır.Erişkin ruh sağlığı sevmek ve çalışmaksa;çocuk ruh sağlığı sevilmek ve oynamaktır.Çocuklar boş zamanlarının % 80 ‘ini oyunla geçirmelidir.
*Aile içinde sohbet etmek çok eğlenceli olabilir. Çocukların eş, dost ve akrabalarla birlikte olmaları sağlanmalı ve onlarla yeterince zaman geçirmelerine fırsat verilmelidir.
*Yine kitap okumak çok iyi bir boş zaman değerlendirme yöntemidir.
*Ev işlerinde anneye yardımcı olmak, odasını toplamak, oyuncaklarını yerleştirmek. Daha büyük çocukların yemeğe, bulaşığa, temizliğe yardımcı olması boş zaman değerlendirmesi dışında çocuğun hayata hazırlanması içinde gereklidir.
Sözün özü; Televizyon güncel yaşamımızın olmazsa olmaz bir gerçeğidir. Yaşamın gerçeklerini, zorluklarını ve eğlenceli yanlarını bize yansıtır. Doğru kullanıldığında yaşam ve aile ilişkileri açısından çok faydalı, etkili ve vazgeçilmez bir araçtır.YETER Kİ TELEVİZYONUN ESİRİ OLMAYALIM…..
Dr. YILMAZ BAY
Çocuk Sağlığı Ve Hastalıları Uzmanı
Sağlıklı ve mutlu bir yaşam dileğiyle
“Çocuğunuzu yolun başında eğitirseniz; Yolun sonunda bile sapmayacaktır.”
Evde artık bir gezgin, bir kâşif, bir bilim adamı var. En ummadığınız anlarda ve beklemediğiniz yerlerde karşınıza çıkan bu gezgin burnunu her yere sokar. Farklı boyutlardaki kutulardan, bloklardan yeni icatlar yapar. Elbisesini çıkartabilir. Oyuncak bebeğini besleyebilir. Beş küple bir kule yapabilir. Küpleri yan yana sıralayıp tren yapabilir. Bir kitabın sayfalarını çevirebilir. Elinden tutulursa basamakları iner. Açlığını ve susuzluğunu belirtir. İki sözcüklü cümleler kurabilir. Burun, ağız, yüz, göz gibi organları tanır ve gösterir. Tuvalet isteğini işaret ile ya da kelime ile belli eder. Bazen de bu ihtiyacını koltuk arkalarında, kapı arkalarında ya da perdelerin arasında giderir. Siz ona anlayış gösterin. Daha fazlasını oku
“Oynamayan tay at olmaz”
Sonu gelmez sorulara hazırlıklı olun. Ne, nerede, kim, niçin… gibi soruların ardı arkası gelmez. 50 kelime bilir ve daha fazlasını anlayabilir.2–3 sözcüğü bir araya getirerek basit cümleler kurar. Oyun oynarken kendi kendine konuşur ancak konuştuklarının bazıları anlaşılmaz. Oyuncak bebeği ile konuşur ve onu besler.6–8 küpten kuleler yapabilir. Üç tekerlekli bisiklete binebilir. Merdivenleri yukarı aşağı çıkıp ,inebilir. Kalemi büyüklere benzer şekilde tutup ileri,geri karalamalar yapar, daire ve enine çizgiler çizebilir. Bir resimdeki 2–4 nesneyi tanıyarak gösterir. Rahatça koşar, topa tekme vurabilir. Kitap yapraklarını teker teker çevirebilir. Ben, sen ve biz’in anlamını bilir ve kullanır. Burun, ağız, yüz gibi bölümleri tanır ve gösterir. Başkalarında da bu organları gösterir. Elbisesini çıkarabilir. Üstüne dökmeden kaşıkla yemek yiyebilir. Bardağı alır suyunu içer ve tekrar yerine koyabilir. Tuvaletini söyleyebilir. Masal dinlemekten hoşlanır. Sembolik oyunlar oynar. Örneğin; bir sopayı araba yaparak üzerine binip dolaşabilir. Daha fazlasını oku
“İneğin sütü buzağısı, annenin sütü bebeği içindir”
Sayın anneler;
Dünyanın en zor ve en kutsal mesleği olan annelik mesleğini seçtiğiniz için sizi kutlarım. Bu oldukça zor ve o oranda da kutsal mesleği en iyi şekilde başarmanız için sizlere yardımcı olabilecek bazı bilgilere kısaca değinmek istiyorum.
BEBEK BESLENMESİNDE ESAS MADDE ANNE SÜTÜDÜR
Tüm hazır mamaların esası inek sütüdür, bazı değişikliklerle anne sütüne yaklaştırılmaya çalışılmıştır. Ama hiç bir zaman anne sütünün tam eşdeğeri değildirler ve olamazlar da. Anne sütünün olmaması, kötü olması ve bebeğe yaramaması diye bir şey söz konusu değildir. Çok özel durumlar dışında her annenin çocuğunu besleyebilecek sütü vardır ve bu süt, kendi yavrusu için en uygundur. Hiç bir besin anne sütünün yerini tutamaz. Daha fazlasını oku
Bu dönemde çocuğunuz ilk dişleriyle parmağınızı ısırabilir. Diş çıkarma yaşı çocuktan çocuğa değişir. Bebeğinizin süt dişleri 20 tanedir ve anne karnında oluşmuştur. Ancak çene kemiğini yararak dışarı çıkmaya başlaması 6-8 ay dolaylarındadır. Bu bazen doğumda olabildiği gibi bazen 15-18 ay dolaylarında da olabilir. Erken diş çıkarmak olağanüstü bir gelişme olmadığı gibi, geç çıkarmak da gelişmesinin geri kalması değildir. Dişleri düzensiz aralıklarla ve çift çift çıkarır. Daha fazlasını oku
Çocuklarda görülen gece işemeleri yalnız çarşafları değil; bir çok ailenin de hayatını perişan etmiştir. Ve halende etmektedir. Öncelikle aileler şunu bilmelidirler ki;5 yaşına kadar ayda 3-5 kez gece işemesi normaldir.Tedavi gerektirmez. Çocuk 5 yaşını geçtiği halde ayda 3-5 kez yada daha fazla altını ıslatıyorsa bu gece işemesi hastalığıdır.Ve bir çocuk hekimine başvurulmalı ve yardımı istenilmelidir. Gece işemesi olan çocukların % 40 anne yada babasında % 80 aile fertlerinden herhangi birinde (Amca, hala, dayı, teyze yada bunların çocuklarında) gece işemesi vardır. Daha fazlasını oku
PULSUZ DİLEKÇE
Sevgili Anneciğim, Babacığım,
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, şunları söylemek isterdim; Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim. Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın. Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra.Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ama siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor.Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz yasak ve kuralların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlamayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yaralanmadan edemiyorum. Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam.Yumuşak ve keskin sözler bende daha iyi iz bırakır “ Ben senin yaşındayken… “ diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın.Bana yanılma payı bırakın.Beni korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın.Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin.Ceza vermeden önce beni dinleyin.Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.Beni dinleyin.Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar,soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve öz olsun.
Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; Hiç değilse çabamı övün. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım. Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın.Yüzde Yüz Dürüst Davrandığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğuk kanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı göre bilirim, ama beni aşağılamayın.Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır.
Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz, erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum ara sıra üzüyor belki de sizi hayal kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istedikleriniz çok olmadığını da biliyorum.
Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize inancım sarsılmasın.
Benden “ Örnek Çocuk “ olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem.Sevecen anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değil. Ama seçme hakım olsaydı.
Sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim…
SEVGİLER, ÇOCUĞUNUZ
Oyun, sonucu düşünülmeden, eğlenmek amacıyla yapılan davranış ve hareketledir. Çocuğun fiziksel, zihinsel, dil ve sosyal kapasitesinin gelişmesini sağlayan en önemli uğraşısıdır. Büyükler için iş ne ise çocuklar için oyun aynıdır. Oyun çocuğun işidir. Oyunla çocuk toplum içerisindeki sosyal yönünü geliştirir ve kendini diğer bireylerden ayıran özellikleri fark eder. Çocuk kendini oyunla anlatır. Çocuğun duyguları oyunla keskinleşir. Yetenekleri, becerisi artar. Kurallara uymayı, sorumluluk almayı, iş birliğini, insanlara saygılı olmayı oyunla öğrenir. Duyduklarını, gördüklerini oyunla sınayıp dener, öğrendiklerini pekiştirir. Girişimci olmayı, tehlikeyi göze almayı, karar vermeyi, problem çözmeyi oyunla öğrenir. Kendisine olan güveninin oyunla geliştirir. Duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını oyunla karşılar. Oyunla kendi kendine yetmeyi öğrenir. .
Çocukların zekâ gelişiminin % 50’si ilk 4 yaş içinde, % 30’u 4- 8 yaş arasında, % 20’si de 8- 18 yaş arasında tamamlanır. Bu nedenle ilk 4 yaşta eğitici oyunlar çok önemlidir. Bu oyunlar bedeni ve zekâyı geliştirdiği gibi onun üzerinde neşe ve mutlulukta yaratır. İyi davranışlar kazandırır, arkadaşlık ilişkilerini güçlendirir, çevreye saygılı olmayı öğretir. Hikâye ve masallar hayal gücünü güçlendirir. Çevresiyle paylaşmayı, yardımlaşmayı ve kurallara uymayı öğretir.
Oyun, çocuğun özgürlüğüdür. O dünyaya kendisi egemendir. Kuralları kendisi koyar kendisi bozar ancak yaşıtlarıyla bu egemenliği paylaşır. Büyüklerin o dünyaya girmesine izin vermez
Oyun, çocukları hayata hazırlar. Yaşıtlarıyla oynadığı evcilik, hırsız-polis, doktorculuk gibi toplu oyunlarda anne-baba, polis, doktor rolünü üstlenen çocuklar yarının başarılı büyükleri olacaklardır.
Oyun, çocukların ortak dilidir ve en doğal anlaşma ortamıdır. Hiç tanışmayan çocuklar bir araya geldiklerinde daha birbirlerinin isimlerini bile öğrenmeden oyunun dili ile anlaşıp mükemmel bir arkadaşlık kurabilirler. Oyun onları birbirlerine kaynaştırır.
Oyun, çocuğun en güçlü ve en doğal duygularından biri olan saldırganlık duygusunun da boşaltılmasına yardımcı olur. Polis olup hırsızı yakalayan, doktor olup hastasını iyileştiren, oyuncak arabasını yarıştırırken arkadaşını geride bırakan ya da savaş oyununda düşmanları mağlup eden komutanı oynayan çocuk ne kadar da mutludur.
Oyun, çocukların eğitim, bilgi ve becerilerini sınadığı en doğal deneme ortamıdır. Çevresinden, ailesinden aldıklarını oyunda dener. Olumlu özelliklerini pekiştirir, olumsuzları değiştirir. Sınırlarını ancak arkadaşlarıyla oynarken oyunda öğrenir
Oyun, çocuklar için en iyi öğretim aracıdır çünkü çocuklar oyun esnasında ileri derecede öğrenmeye yatkındırlar. Zor konular ve soyut kavramlar oyun esnasında daha kolay öğrenilir.
Oyun, aynı zamanda bir tedavi yöntemidir. İçine kapanık, yaşıtlarıyla ilişki kurmakta zorluk çeken çocuklar ya da öğrenme bozukluğu-hiperaktivite gibi hastalığı olan çocuklar oyunla normal bireylere dönüştürülebilir.
Oyun, çocukları fazla kilodan ve obeziteden korumaktadır. Oynayan çocuk gereksinimi kadar yemekte ve aldığı enerjinin fazlasını da oyunla harcadığı için hiçbir zaman fazla kilolu olmamaktadır.
SÖZÜN ÖZÜ
Erişkin ruh sağlığı sevmek ve çalışmaksa;
Çocuk ruh sağlığı sevilmek ve oynamaktır.
Öncelikle şunu biliniz ki çocuğunuz ilk altı ayda kilosuna göre aldığı günlük gıdayı artık yaşam boyu almayacaktır. İlk altı ayda büyüme hızı çok fazladır. İlk aylarda ayda 800-1000 gr. kilo alan çocuğunuz, 8 aydan sonra ayda 350-400 gr. kadar kilo artışı gösterir. Buna paralel olarak da yiyecek tüketimi ilk aylara göre daha azdır. Aşağıdaki önerilere uyarsanız iştahsızlık problemini kolayca aşabilirsiniz. Daha fazlasını oku
İŞİTME; konuşmanın ilk şartıdır. Konuşma; işitme, zekâ, dikkat, işittiklerini anlama ve ayırabilme gibi birçok yeteneğin birleşmesi sonucu oluşan karmaşık bir olaydır.
Yeni doğan bebeğiniz 72 saat sonra çevreden gelen sesleri algılamaya başlar ve sizi duyar. Ani ve kuvvetli seslere irkilerek yanıt verir. Gözlerini kırpar ya da açar, huzursuz olur. Daha fazlasını oku
Konuşma; insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Kendimizi, duygularımızı ve düşüncelerimizi başkalarına anlatmanın ana yolu konuşmaktır.
Konuşma anne karnında başlar. Bebekler ana dilini öğrenmeye anne karnında başlarlar. Hamileliğin 16. haftasından itibaren bebekler duyduklarına tepki vermeye başlarlar. Sesli uyaranlar hareketlerinde ve kalp atışlarında değişiklik yaparak tepki gösterirler. Daha fazlasını oku
Saldırgan çocuk; ailesi, çevresi, yaşıtları ve arkadaşları ile uyumlu ilişki kuramayan çocuktur. Evde ve okulda sürekli problem çıkartır. Kavgacıdır, geçimsizdir, kuralları çiğner. Etrafındaki, çevresindeki insanlara sürekli fiziksel zararlar verir. Bazı çocuklar da etrafa fiziksel zarar vermez ancak vurdulu kırdılı oyunlardan hoşlanır; oyunları düşmancadır, oyun arkadaşlarına zarar verebilir ve bu çeşit davranışı sürekli tekrarlarlar. Bu da bir çeşit saldırganlıktır. Daha fazlasını oku
İşe başladığınızda da çocuğunuzu yalnızca kendi sütünüzle besleye bilirsiniz.
İş yerinde 3-4 saat ara ile elle, elle kullanılan sağma pompaları ile yada elektrikli süt sağma pompaları ile sütünüz sağabilirsiniz. Her sağdığınız sütü ayrı bir kapta toplayınız. Bu sütleri buz dolabında saklayınız. Akşam bu ayrı kaplardaki Sütleri bir termos içine koyun, eve getirin ve buz dolabına koyun. Ertesi gün siz işteyken bakıcınız bu sağdığınız sütü ılık su dolu bir kap içinde ılıtarak çocuğunuza verebilir.
Sağılan anne sütü dış ortamda 4-6 saat, buz dolabında dondurulmadan 48-72 saat, buz dolabının buzluğunda (-7,-2 C arasında) 1 ay, Derin dondurucuda (-18 C altında) 6 ay bozulmadan saklanabilir.
Dondurulmuş sütü buz dolabında çözülmeye bırakınız ve 24 saat içerisinde kullanınız. Çözülen sütü asla yeniden dondurmayınız. Sağdığınız sütü ayrı ayrı kaplarda saklayınız. Birbirleri ile asla karıştırmayınız.
Dr. Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı Uzmanı
Enfeksiyon hastalıkları çocuklarda en sık görülen ve en ağır sağlık problemlerine neden olan hastalıklar arasındadır. Bunların çok büyük bir çoğunluğundan aşı ile korunmak mümkündür. Aşının yan etkileri enfeksiyonların oluşturduğu etkilerden çok daha az görülür ve de çok hafiftir. Aşıyla önlenebilir hastalıklardan çocukların korunması için var olan tüm aşıların bütün çocuklara uygulanması gerekir. Daha fazlasını oku
Babalar bebeğin bakımında aktif olarak rol üstlenmeli. Çocuğun giysilerini giydirmeli, alt bezini değiştirmeli, banyosunu yaptırmalı. Bu işlemler esnasında çocuğu ile konuşmalı duygusal bir ilişki kurmaya çalışmalıdır. Sevgili babalar zamanla bu işten büyük bir keyif aldığınızı fark edeceksiniz. Böylece anneye, kendisiyle ve sizinle ilgilenebilecek bir zaman da kalacak.
Zaman zaman bütün bebekler önündekini sağa sola atmaktan ağzındakileri dışarı püskürtmekten büyük zevk alırlar. Özellikle bunu doyduktan sonra yaparlar. Ancak bu davranışlar aşırı boyutlara ulaşırsa;
Ev dışına çıkmanız bebeğinizle yolculuk demektir. Ekstra bir hazırlık gerektirir. Bu yolculuk komşu ziyareti, yakındaki park olabildiği gibi şehirlerarası ya da ülkeler arası yolculuklar olabilir. Yolculuğun durumuna göre hazırlıklarda farklıdır. Yolculuğa çıkarken genelde aşağıdakileri yanınızda bulundurun. Daha fazlasını oku
“Kavun, karpuz yata yata büyür”
Uyku, çocuğunuzun büyüme ve gelişmesi için vazgeçilmez bir süreçtir. Büyüme hormonlarının uykuda salgılandığı düşünülürse çocukların neden bu kadar çok uyuduğu daha iyi anlaşılır.
İyi bir uyku için öncelikle sesiz, gürültüsüz, ısısı iyi ayarlanmış huzur dolu ve fizik koşuları iyi olan bir ortamının olması gerekir.
Büyük kardeş daha dün, evin hatta tüm ailenin ilgi odağı idi. Bugün birden her şey değişti. Kendine bir rakip geldi. Herkes onunla ilgileniyor, tüm hediyeler ona geliyor. Doğal olarak bir kıskançlık gelişecektir. Bunun geçici olduğunu ve zaman içinde her şeyin düzeleceğini bilin. Bir süre için tüm aile fertleri ve yakın dostlar büyük kardeşin yanında küçük çocuğa olan sevgilerini kontrol etmelidirler. Hatta hediyelerin bir kısmı büyük kardeşe sunulmalı. Büyük kardeşin bebeği tanımasına izin verilmeli, onu kucağına almalı,kollarından tutup oynamalı,onun gereksinimlerini öğrenmeli. Mama saatinde, altının değiştirilmesinde, banyosunda, soyundurulup giydirilmesinde büyük kardeş aktif olarak işe katılmalı,onunla fotoğraf çektirmeli, büyük olduğu ona hissettirilmeli ve büyük olmanın avantajlarını kullanmalıdır. Bir süre sonra kardeşi rakipten çok kendisiyle oynayacak bir arkadaş gibi görecek ve sizin işiniz çok daha kolaylaşacaktır.
Çalışan anneler için bir kabus olan işe başlama anı geldi çattı!! Şimdi ne yapacağım? Acaba işi bıraksam mı? Güç kararlar aşamasındasınız. Şunu öncelikle bilmelisiniz ki çocuğunuza ayırdığınız zamanın uzunluğundan çok kalitesi önemlidir. Onunla birlikte olduğunuz zamanlarda gerçekten ruhsal ve bedensel olarak onunla bütünleşebiliyorsanız çalışmamanız için hiçbir neden yoktur.
Evde mutsuz bir anneyi ne çocuğunuz ne de eşiniz isteyecektir. Çocuğun bakımını kim üstlenecek? Bu ya aile bireylerinden biri ya bir bakıcı ya da çocuk yuvası olabilir. Her birini iyice araştırmalı. Artılar ve eksiler tartılmalı, ekonomik olanaklar, uzaklık, içten sevgi ve ilgi kıyaslanmalı. Olanak varsa 1 yaşına kadar çocuk evinde bakılmalı. Her üç durumda da anne işe başlamadan 15-20 gün önce çocuk bakıcısıyla birlikte olmaya başlamalı. Bu süre yarım saatten başlayarak giderek arttırılmalıdır.
Emzik (Yalancı meme); anne memesini taklit eden, bebeklerdeki doğal emme içgüdüsünü tatmin etmeye yarayan ve anne memesi yokluğunda bebeğe güven hissi veren destekleyici bir gereçtir. Adı üzerinde yalancı meme=Emzik; asla anne memesinin yerine geçemez ve anne memesini emme zevkini bebeğinize veremez. Emziğin amacı; çocuğun emme davranışında doyuma ulaşmasını sağlamaktır. Emziği ne cankurtaran simidi gibi acil kurtarıcı ne de hayatı tehdit eden tehlikeli bir araç gibi görmeliyiz. Her çocuk emzik almaz; zaten DOĞAL OLANI DA EMZİK ALMAMASIDIR. Anne memesini yeterince emiyorsa; emzik (yalancı meme) almayabilir ve bu da çocuğunuz için çok sağlıklı ve çok iyi bir durumdur.
EMZİK (YALANCI MEME) KULLANMANIN AVANTAJLARI
EMZİK (YALANCI MEME) KULLANMANIN DEZAVANTAJLARI
Tüm bu değerlendirmelerin sonunda emzik kullanmaya karar verdiyseniz:
Öncelikle emzik kullanmayı bir süre erteleyin.
Sonra tekrar düşünün HALA EMZİK KULLANMAK İSTİYOR MUSUNUZ?
Cevabınız evet ise;
EMZİK KULLANIRKEN DİKKAT ETMENİZ GEREKENLER
Eğer bebeğiniz anne sütünü yeterince almıyor, mama ile besleniyor, parmaklarını, giysilerini, battaniyesini ya da oyuncaklarını emiyorsa; huysuz, huzursuz, uykuya dalma problemi varsa ve aile istiyorsa emzik (yalancı meme) verilebilir.
Elini emen bebeğinize emzik verdiğinizde; bebeğiniz eninde sonunda bir gün emziği bırakacaktır. Ancak elini emmeyi çok uzun süreler hatta erişkin yaşlarına kadar bile devam ettirilebilir. Emziği siz verdiğiniz zamanlarda emecektir, oysa elini her an ağzına alabilir. Ayrıca elini, parmağını emen bebeklerin; ellerinde, parmaklarında tahrişler, aşınmalar, yaralar bazen de incelmeler görülebilir. Bebeğinizin duygusal gelişiminde güven duygusu çok önemlidir. Yine bebeğiniz yeterince anne memesini almıyorsa; emzik bu güven duygusunun oluşmasına yardımcı olabilir.
NE TÜR EMZİK KULLANMALISINIZ
EMZİK NE ZAMAN BIRAKTIRILMALIDIR ve GEÇ BIRAKTIRILMASININ SAKINCALARI NELERDİR?
EMZİK NASIL BIRAKTIRILMALIDIR?
EMZİĞİ BIRAKMA KARARI VERDİĞİNİZDE NE OLURSA OLSUN ASLA KARARINIZDAN VAZGEÇMEYİNİZ. ÇOCUĞUNUZA YENİDEN EMZİK VERMEYİNİZ.
SÖZÜN ÖZÜ: Özünde sevgi olan tüm yöntemler denenebilir. Siz en iyisi çocuğunuz ile birlikte kendi yönteminizi kendiniz belirleyiniz.
Dr. Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Çocukları kendi haline bırakırsanız genellikle patates kızartması, köfte, makarna ve pilav dışında başka bir şey yemek istemezler. Reddettikleri gıdaların başında sebzeler ve daha sonra da meyveler gelir. Meyve ve sebzeler zengin protein ve enerji kaynakları değildir. Ancak vücut için çok gerekli olan mineral ve vitaminler açısından son derece zengindir. O nedenle çocuğunuzun mutlaka alması gereken besin öğeleridir. Bağırsak hareketlerini düzenleyen, kabızlığa engel olan lif içerirler.
Eğer çocuğunuz meyve ve sebzeleri yeterince tüketmiyorsa aşağıdaki önerileri dikkatlice okuyunuz. Daha fazlasını oku
Çocuğun kendi kendini uyarması olarak tarif edeceğimiz bu olay çocuk gelişiminin beklenen zararsız bir evresidir. Çocukluk yaşlarında hiçte az olmayan bu olay çoğu aile tarafından ayıp, yasak, günah olarak algılanmakta ve saklanmaktadır. Anne –Babalar bir zamanlar kendileri aynı durumu yaşamış olsalar bile bu kadar erken yaşta çocuklarının böyle bir davranış içerisinde olmalarını kabul edemezler. Daha fazlasını oku
Çocuk sahibi olmak dünya da yaşanabilecek duyguların en güzeli ve de mutlulukların en büyüğüdür. Hele bir de bu çocuklar ikiz ise;bu sevinç ve mutlulukların katlanması demektir.
Tıpta çoğul gebelik olarak da adlandırılan; bir hamilelikte birden den fazla çocuk olması genelde ikiz gebelik şeklindedir. Üçüz, dördüz, beşiz… Gebelikler daha az oranlarda görülür. İkiz gebelikler sonucu oluşan ikiz doğumların %25’i tek yumurta ikizi, %75’i çift yumurta ikizidir. İkiz gebelikler genelde yakın ya da uzak akrabalarda ikiz gebelik varsa görülür. İkiz gebeliğe genetik yatkınlıkla birlikte daha önce 1 ya da 1 kaç çocuk sahibi olmuş 35 yaş üzeri kadınlar da ikiz gebelik olma ihtimali daha fazladır. Son yıllarda ise aile içinde ikiz gebelik olmasa da özel tedavi sonucu hamile kalan kadınlarda ikiz gebelikler genetik yatkınlık sonucu oluşan ikiz gebeliklere göre daha çok görülmektedir. Yılda ortalama 1,5- 2 milyon doğumun olduğu ülkemizde 45- 50 bin dolaylarında ikiz gebelik olduğu tahmin edilmektedir. Daha fazlasını oku
Beklediğiniz an geldi. Artık çocuğunuz tutunarak ayağa kalkmaya, ayaklarının üzerine basmaya başladı. Öncelikle şunu bilmelisiniz ki çocuğunuz emekleyeceği ve yürüyeceği zamanı kendisi belirleyecektir. Bunun için kesinlikle onu zorlamayınız. Ancak ona ufak yardımlar yapabilirsiniz. Kaslarının güçlenmesi için rahat hareket edebileceği, hatta tepinebileceği bir ortam hazırlamalısınız. Sürekli kucağınıza alırsanız ya da beşikte yatırırsanız kasları yeterince gelişemez ve yürüme gecikir. Daha fazlasını oku
Öncelikle çocuğunuzun her gün tuvalete çıkması gerekmediğini bilmeniz gerekir. Bazı çocuklar günde 3-5 kere tuvalete çıkabildiği gibi bazı çocuklarda bu 3-5 güne kadar uzayabilir. 3-5 günde bir tuvalete çıkıyor ama büyük dışkısı çok sert ve büyük hacimli değilse ve bu onu çok rahatsız etmiyorsa normaldir ve kabızlık sayılmaz. Daha fazlasını oku
Acaba meme vermeyi ne zamana kadar sürdürmeliyim düşüncesi artık beyninizi kurcalıyor. Bunun belli bir süresi yoktur. Buna çocuğunuzla birlikte siz karar vereceksiniz. 4. aydan beri yavaş yavaş tüm gıdaları beslenmesine ekledik. Doğal olarak anne sütü azaldığı gibi çocuğunda anne sütüne ihtiyacı azaldı. 1 yaş dolayları memeden kesme için uygun olabilir. Ama çocuğunuz tüm ek gıdaları alıyor üstüne de sizi emiyorsa; emmeyi 2–3 öğünü geçmeme koşuluyla 2 yaşına kadar sürdürebilirsiniz. Eğer çocuğunuz ek gıdaları almıyorsa özellikle katı gıdaları yeterince almıyorsa anne sütüne güveniyor, anne sütünün tadını diğer yiyeceklerde bulamadığı için ek gıda almıyordur. Bütün gün ve gece sizin memenizden ayrılmıyor, sürekli olarak sizi emiyor ve geceleri emmek için sizi ve kendini uyutmuyor ise anne sütünü mutlaka kesmelisiniz.1 yaş dolaylarında anne sütünün potasyum, çinko ve protein düzeyleri bebek için yeterli olmaya bilir. Yine çok uzun süre meme emen çocuklarda diş çürümelerine, yatarak meme emme kulak enfeksiyonlarına neden olabilir. Onun için 1 yaş dolaylarında mutlaka kaşıkla ek besinler vermelisiniz. Daha fazlasını oku
Sünnet; penisin uç kısmını kaplayan derinin (sünnet derisi) cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Sünnet derisi el, yüz, ayak ve vücudun diğer kısımlarını örten deri gibi penisin üzerini kaplayan vücudun normal ve sağlıklı bir parçasıdır. Göz kapağı nasıl gözü koruyorsa, penisin üzerini öreten deride penisi dış etkenlerden, travma ve yaralanmalardan hatta enfeksiyondan korur. Penis başını nemli yumuşak ve duyarlı tutar. Normalde bir iç organ olan penisin ısısını sağlar. Penisi koruyan özel bir yağ ve mikroplardan koruyucu maddeler üretir. Tüm bu işlevleri ile çocuklarda penisin normal ve sağlıklı büyüyüp gelişmesini sağlar. Penis üst derisi normalde yalnız idrar çıkışına izin verecek açıklıktadır ve bu ideal özellik penis başının erkenden dış koşullara açık hale gelmesini engeller. Erkenden penis başını örten derinin geri çekilip penis başının dışarı çıkartılması gerekmez. Sünnet derisi ileri çocukluk yaşlarında ya da erişkin çağa gelindiğinde; gerektiğinde kendiliğinden penis başından ayrılacaktır. Genel vücut temizliği dışında penis için özel bir bakım ve temizlik gerekmez. Penis üzerindeki deriyi zorla geri çekip içerisine su, sabun ya da temizleyici bir madde sürülmesi gerekmez. Daha fazlasını oku
Annelerin kafasını kemiren en önemli sorunlardan biridir. Evet, çocuğunuz yere düştüğünü yiyebilir. Yerler tam steril değildir. Biraz mikrop barındırabilir. Bu mikroplar çocuğunuzda önemli bir rahatsızlığa yol açmaz. Bir süre sonra yaşadığı ortamdaki mikroplara alışacaktır. Bu teması doğal bir aşılama olarak düşünün. Ara sıra tozla, toprakla, temasına izin verin.
Çocuk yetiştirmek bir sanattır. Hem de dünyanın en zor, en yorucu ama öte yandan da en güzel sanatıdır. Çocuk yetiştirme sanatının ana ilkeleri sevgi, anlayış ve hoşgörüdür.
Sayfamızda çocuğunuzu yetiştirirken en çok karşılaşacağınız sorunlar ve bu sorunlarla ilgili açıklamalar bulacaksınız. Sağ taraftaki menüyü kullanarak merak ettiğiniz konularla ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
Doktor Yılmaz Bay’ı tanımak isterseniz buraya tıklayınız.
Anne ve Baba olduğunuz için sizleri kutluyorum ve çocuğunuz ile birlikte sevgi, anlayış ve hoşgörülü günler diliyorum.
Doktor Yılmaz Bay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Not: Randevu almadan önce bu yazıyı okuyunuz: Randevu Kuralları